Sanat

Bauhaus Ne Demek? Bauhaus Akımının Özellikleri

Bauhaus Ne Demek? Bauhaus Akımının Özellikleri

Başlıklar

Bauhaus Ne Demek?

Bauhaus demek ekonomik, toplumsal ve kültürel modernleşmenin sanata olan yansıması demektir. Bauhaus için endüstriyel akıma damga vuran akım da dememiz mümkündür. 20. Yüzyılın başlarında ortaya çıkan bu akımın sahibi Alman tasarımcı ve mimar Walter Gropius’tur. 1919 senesinde kurulan Bauhaus aynı zamanda 700 öğrenciyi ağırladığı bir sanat okuludur. Almanya’nın Weimar şehrinde Walter Gropius tarafından kurulan bu okul Nazi rejimi döneminde kapatılmaya mahkûm edilmiştir ve bu yüzden yalnızca 14 yıl hizmet verebilmiştir. Buna rağmen kendine özgü evrensel mimarlık ve tasarım diliyle günümüzde hala etkileri görülmektedir ve tüm dünyaca benimsenmiştir. Uygulamalı çalışmaların çok önem verildiği okulda pek çok atölye bulunmaktaydı. Okulda bulunan atölyeleri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Seramik
  • Tekstil
  • Baskı
  • Metal
  • Ahşap
  • Duvar
  • Boyama
  • Mobilya
  • Marangozluk
  • Vitray
  • Çömlekçilik
  • Tipografi
  • Sahne sanatı

Bauhaus ne demek sorusuna en uygun cevap hem sanat okulu hem de bir akım demek olur. Ayrıca, Bauhaus Sanat Okulu Unesco tarafından dünya mirası listesine alınmıştır.

Bauhaus Manifestosu

Mimar Gropius sonrasında dört sayfalık bir manifesto yayınlamıştır. Kapağının bile tasarlandığı bu manifesto o dönem büyük yankı uyandırmıştır. Manifestoda üzerine basılarak vurgulanan kavramlar işlevsellik, bütünsellik ve yenilik kavramları olmuştur. Öte yandan, manifestoda sanatın artık belli bir kesimin lüksü olmaktan çıkarak geniş kitlelere hitap etmesi ve halk tarafından da tecrübe edilmesi gerektiğinin altını çizmektedir. Amacının tüm sanat dallarını yeni mimarinin kanatları altında birleştirmek olduğunu da sözlerine eklemiştir.

Bauhaus Sanatı ve Felsefesi

Endüstriyel tasarımdan şehir planlamasına kadar pek çok alanda yenilikler yapmıştır. Ayrıca, sanat okulunun asıl amacı, sanatçıyı sosyal konular üzerinde biçimlendirerek ona sorumluluk vermektir. Zanaat ve akımı birleştirmek isteyen akımın temelinde oluşan tasarım bileşimi günümüze kadar gelmiştir. Herhangi bir ürünün tasarımında öncelik verilmesi gereken konunun fonksiyonel olması gerektiğine inanılan Bauhaus akımı mantığında estetik önem ikinci sırada yer almıştır. Bir ürünün amacına göre tasarlanırsa güzelliğinin de kendiliğinden geleceğini benimsemişlerdir. Mimari yapılarda işlevselliği ve sadeliği benimseyen mimar Gropius, yapıların toplumun ihtiyaçlarını karşılayabilmesi gerektiğine inanıyordu. Kentsel yapılaşma sorunlarını kitlesel binalarla çözüme ulaştırmaya çalıştı. Önce işlev sonra biçim düşüncesi Bauhaus akımının tüm tasarım feslsefesini şekillendirdi.

Wassily Kandinsky Komposziyon III

Bauhaus Akımının Özellikleri

Sanayi Devrimi’nden sonraki artan üretim ile hem estetik hem de fonksiyonel ürünler üreterek bu döneme ayak uydurmayı hedeflemiştir. Bu dönemde üretim yapan tüm sanatçılar aynı zamanda birer zanaatkâr olarak görülmüştür. Temelinde sadeliğin ve işlevselliğin olduğu bu akımda yalın, gösterişsiz ürünler tercih edilmiştir. Akımın özellikleri şunlardır:

  • Ucuz ve kalıcı ürünler üretmek
  • Sade ve fonksiyonel ürünler üretmek
  • Amacına uygun üretilen üründe güzelliğinden kendiliğinde geleceğini düşünmek
  • Üçgen, daire, kare gibi geometrik şekilleri kullanmak
  • Simetriden ziyade asimetriyi tercih etmek
  • Düz rafları tercih etmek
  • Çelik, cam, beton gibi modern malzemeleri tasarımlarda kullanmak
  • Cam duvar, perde tasarlamak
  • Pürüzsüz cepheler oluşturmak

Güzel sanatlar ve tasarımın aynı kökenden olduğuna inanan Walter Gropius sanatçı, mimar, zanaatkar pek çok öğrencinin yetişmesine sebep olmuştur. Ayrıca, Bauhaus Akımının yetiştirdiği pek çok önemli tasarımcı bulunmaktadır. Sanat okulunun faaliyet gösterdiği dönemde o yılların önde gelen sanatçıları okulun kadrosuna dahil olmuşlardır. Bu sanatçılar sadece sanat alanında ortaya çıkarttıkları sanatlarıyla değil aynı zamanda hocalıklarıyla da isimlerinden çok söz ettirmişlerdir.

Önemli bir ressam ve sanat kuramcısı olan Johannes İtten, İsveçli ressam Paul Klee, o dönemin önemli soyut sanatçısı Wassily Kandinsky, Moholy Nagy’ydi ve Bauhaus’da yetişen ve daha sonra okulun eğitim kadrosuna katılan Josef Albers sanat akademisinin kadrosundaydı. Okulun derslikleri aynı zamanda birer atölye olarak kullanılmış aynı zamanda endüstrinin ihtiyacı olan üretimler tasarlanmıştır. Buralarda tasarlanan ürünlerin fabrikalarda üretimi yapılmıştır.

İlginizi çekebilir: Empresyonizm (İzlenimcilik) Akımı Nedir?

Empresyonizm Nedir?

İlgili yazılar

Yorumlar - Yorum yapmak için tiklayin

YORUM BIRAKIN