Coğrafya

Pamukkale Travertenleri Nerede? Oluşum Aşaması ve Yapısal Özellikleri

Pamukkale Travertenleri Nerede? Oluşum Aşaması ve Yapısal Özellikleri

Başlıklar

Pamukkale Travertenleri

Türkiye coğrafyası üç ana bölgenin tam ortasında yer almasından mütevellit çokça çeşitliliğe sahip yeryüzü şekillerini bünyesini barındırmaktadır. Doğal sürecin milyonlarca yıl gerektiren oluşum aşamasını başarıyla atlatan bir takım yeryüzü şekilleri, günümüzde etkileyici ve ilginç görüntüler oluşturmaktadır. Bunların başında hem yurt içinde hem de yurt dışında üne ulaşmış Pamukkale travertenleri gelmektedir.

Denizli ilinin Pamukkale ilçesinde bulunan bu travertenler etkileyici görüntüsüyle her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti ağırlamaktadır. Çok nadir meydana gelen ve birçok elemanı içerisinde barındıran bir formüle sahip olan traverten oluşumu dünyanın farklı ülkelerinde gözlemlenebilmektedir. Fakat bu örneklerin hiçbiri Pamukkale kadar göz alıcı değildir. Jeotermal kaynaklı bir oluşum olması sebebiyle çevresinde birçok ılıca ve kaplıca barındıran travertenler, aynı zamanda şifa kaynağı olarak da görülmektedir.

Pamukkale Travertenleri

Oluşum Aşaması

Yeryüzü şekillerinin oluşumu iki etkene bağlıdır; Yer üstü ve yer altı etkenler. Bu iki etken birbirinden bağımsız olsa da kimi zaman şekillendirmede beraber etkili olabilmektedirler. Traverten oluşumu da bu şekilde yani hem yer üstü hem de yer altı etkiler neticesinde olmuştur.

Ege bölgesi zengin yer altı jeotermal kaynaklarına sahiptir. Bunun başlıca sebebi horst ve graben temelli bir arazi olmasıdır. Tektonik hareketlerin yoğun olduğu bölgelerde jeotermal kaynak oranı da fazladır. Magmaya yakın sıcak yer altı suları uygun bir çıkış bulduktan sonra yer yüzüne doğru çıkmaya başlar. Bu çıkış noktasına kaynak denir. Eğer arazi eğimi düşük ise bu sular daha düşük bir debiyle akar. Düşük debi sonucunda içerisinde barındırdığı ve yer altı kaynaklı olan kayaç partiküllerini akım yatağına bırakmaya başlar. Zamanla bu partiküller birikintileri meydana getirir. Bu tür kayaç oluşumlarına çökelti kayaçları denir. Traverten oluşumu başlangıçta bu şekilde olur. Fakat bildiğimiz anlamda bir traverten oluşumu için yer üstü etkilerin de görülmesi gerekir.

Çökelti tabakaları zamanla yer yüzünde yükselmeye başlar. Bu yükseltiler arazi eğiminin etkisiyle taraçalar meydana getirir. Doğal yollarla oluşan bu taraçalar tıpkı bir balkon gibidir ve aşağı doğru katman katman olacak şekilde meydana gelir. Bu noktaya kadar ortaya çıkan yer yüzü şekli henüz traverten olarak isimlendirilemez. Çünkü travertenlerin karakteristik özelliği olan beyaz renk oluşumu farklı ve uzun süreli bir süreç gerektirir.

Kaynak suyunun yer altından getirdiği tortunun içerisinde bol miktarda kalsiyum hidrokarbonat barındırmaktadır. Biriken tortu zamanla hava müdahalesiyle kimyasal reaksiyona girer ve tortu içerisindeki karbondioksit ile karbon monoksit uçar. Geriye çökelti olarak yalnızca kalsiyum karbonat kalır. İşte travertene beyaz rengini kazandıran süreç böyle gerçekleşir. Gerekli koşulların oluşturulması halinde travertenler her daim beyaz kalabilmektedir. Ayrıca taraçaların zamanla orta kısımlarının boşalması doğal havuzlar meydana getirir. Hem turizm sektöründe hem de sağlık sektöründe bu havuzlar sıkça kullanılmaktadır.

Pamukkale Travertenleri Oluşum Aşaması

Travertenlerin Rengini Kaybetmesinin Sebepleri ve Çevresel Faktörlerin Etkisi

Travertenlerin renk oluşumunda en önemli etken hava ile temastır. Oksijen bazlı kimyasal reaksiyonlar sayesinde bilinen türdeki beyaz rengine kavuşur. Hava ile temas için traverten üzerinde sürekli olarak akış halinde olan jeotermal suyun bir süreliğine azalması ya da kesilmesi gerekir. Su yüzey alanını kapladığından mütevellit hava temasını engellemektedir.

Bu rengin doğal oluşumu binlerce yıl süren süreç sonunda olmuştur. Fakat günümüz teknolojisi bu süreci gerektirmeden beyaz rengin korunmasını sağlayabilecek seviyededir. Jeotermal kaynağın kontrol altına alınması traverten renginin korunması için gereklidir. Suyun kaynaktan taraçalara seyreltilmiş bir şekilde salınması gerekir. Bu sayede hava teması sağlanmışken aynı zamanda traverten tabakalarının incelmesini engeller.

Hava temasının gerekliliği gibi su da travertenlerin uzun ömürlü olması için önemlidir. Zamanla rüzgâr gibi dış etkenler yüzünden incelen tabakayı istenilen kalınlıkta tutabilmek için sürekli tortu kaynağı olan suyun akışının engellenmemesi lazım. Bu sululuk ve susuzluk dengesini ayarlayabilmek adına bölge yetkilileri çalışmalar yürütmektedir.

Travertenlerin uzun süre hava temasından mahrum kalması renginin değişmesine neden olur. Zamanla fazla suyun bir getirisi olarak kayaçlar yosunlaşır ve yeşil renge bürünür. Fazla susuz kalması halinde ise yüksek miktardaki oksitlenme nedeniyle pas rengine bürünür. Bu iki durumun oluşması da doğal sürece müdahale gerektirir. Koruma çalışmalarında teknolojiden faydalanılması işlemleri daha da kolaylaştırmaktadır.

Her turizm bölgesinde olduğu gibi Pamukkale bölgesi de yoğun insan popülasyonuna ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca her yıl düzenli olarak milyonlarca turist bölgeyi ziyaret etmektedir. Bu denli insan temasına açık bir bölge olması sebebiyle travertenlerde insan kaynaklı bozulmalar yaşanabiliyor. Çevre kirliliği etkisini bu bölgede de göstermektedir. Turistlerin ve ziyaretçilerin taraçalar üzerinde yürümesi, havuzlarda yüzmesi doğal coğrafyaya zarar vermektedir. Bu zararın en aza indirgenmesi ise ancak insan popülasyonunun azaltılmasıyla mümkün olabilir. Günümüz dünyasında turizmin ekonomiye olan katkıları göz önünde bulundurulursa insan sayısını azaltmanın pek mümkün olmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır.

Travertenlerin Yapısal Özellikleri

Pamukkale Travertenlerinin Bölgesel Önemi ve Çevre Merkezleri

Menderes vadisinde yer alan Pamukkale Travertenleri Denizli’nin en önemli merkezidir. Şehrin en önemli sembolü konumunda olması onu şehrin tanıtımı için önemli kılmaktadır. Jeotermal kaynak ile taraçalar arasında yaklaşık olarak 300 metre bulunmaktadır. Kaynak suyunun taraçalar üzerinden aktığı mesafe de takribi 60 ila 70 metre arasıdır. Daha sonra 240 metre daha akan su, nihayete erer. Bu kaynağın dışında bölge hali hazırda zengin jeotermal kaynaklara ev sahibi yapmaktadır. Hem traverten suyu hem de diğer kaynak sular birçok ziyaretçinin cazibe merkezidir.

Bölge iki farklı antik kente ev sahipliği yapmaktadır. Bu durumun sebebi olarak hem ticari hem de sağlık açısından öneme sahip olan kaynak suları gösterilebilir. Travertenler tarih boyunca hep bir cazibe merkezi olarak görülmüştür.

Travertenlerin Yapısal Özellikleri

Kayaç oluşumunda ana madde olarak kalsiyum ve karbonatın çökmesi teraslara yumuşak bir doku kazandırmıştır. Kayaç oluşumunun en yumuşak evresi olan oluşum aşaması sebebiyle sivri ve sert bir yapıdan ziyade yumuşak ve yuvarlak hatlara sahip taraçalar meydana gelmiştir. Havuz içlerine dolan kaynak suyunun takribi sıcaklık derecesi 35 ila 100 selsiyus aralığındadır.

Sıcak su kaynaklarından beslenen bir yapı olması travertenlere kaplıca özelliği kazandırmaktadır. Bölge insanının yanı sıra tüm ülkede şifa sağladığı konusunda bir görüş hakimdir. Pek çok sağlık problemi için faydalı olduğu düşünüldüğünden dolayı her yıl birçok insan bölgeyi ziyaret etmektedir. İyi geldiği düşünülen rahatsızlıkların başında deri rahatsızlıkları gelmektedir. Sedef ve egzama hastalıklara sahip olan insanlar kaynak suyunun şifalı olduğunu düşündükleri için bölgeye gelmektedir. Romatizma ve kalp rahatsızlıklarına da iyi geldiği düşünülmektedir. Ayrıca bağırsak florasına iyi geldiği konusunda genel bir kanı hakimdir. Bölgenin ılıman bir havaya sahip olması bu tür sağlık söylentilerini arttırmaktadır.

Turizm ve Pamukkale Travertenleri

1988 yılında Pamukkale ile travertenlerin de UNESCO dünya kültür mirası listesine alınması bölgenin tanınırlığını arttırdı. Zaten hali hazırda seksenlerin ikinci yarısından itibaren var olan bir turizm atağı da mevcuttu. Bu nedenle kısa süre içerisinde bölgeye hem yurt içinden hem de yurt dışından büyük bir ilgi oluşmaya başladı. Şehirleşme ve bayındırlık faaliyetlerinin hızla artış göstermesiyle beraber bölge adeta bir cazibe merkezine dönüştü. Her yıl giderek artan bir nüfusla doğru orantılı olarak turist sayısında da artış gözlemlendi.

2010 lu yıllarla beraber atağa kalkan Türk turizmi her bölgenin yoğun turistik faaliyetler içerisine girmesini sağladı. Pamukkale de bu yönden gelişti ve yüksek turist sayılarına ulaştı. 2019'da 2 milyon 580 bin 245 ziyaretçiyi ağırlayarak oldukça yüksek bir sayıyı yakaladı. 2020 yılında baş gösteren salgın hastalık yüzünden düşüşe geçen turist sayısı 625 bin 120 olarak açıklandı. Salgın hastalığa rağmen travertenlere olan ilgi azalmadı ve 2021 yılında ziyaretçi sayısı hızla artarak 1 milyon 200 bin 650 kişi oldu. Bu rakamlar Türkiye standartları göz önünde bulundurulduğunda oldukça yüksek görülmektedir.

Turizm ve Pamukkale Travertenleri

Travertenlerin Geleceği

Hassas bir yapıda olması travertenler için bozulmanın kolay olması anlamına gelmektedir. Hem insan müdahalesi hem de doğal bozulmalar travertenlerin yapısını kaybetmesine sebep verebilir. Bu olumsuzlukları engellemek adına hali hazırda bulunan çalışmalar gelecekte daha da gelişecek olan teknolojiyle beraber daha hassas bir hal alacaktır. İnsan etkisinden korunması için önlemlerin alınması gerekliliği eski deneyimlerimizden yola çıkarak ulaşabileceğimiz bir sonuçtur. Bir dönem rengi bozulan ve doğal yapısını kaybeden travertenler uzun uğraşlar sonucunda eski haline dönmüştür. Aynı hataların tekrar yapılmaması ve çevresel atık suların bölgeden uzaklaştırılması doğal süreci korumak adına yapılabilecek en önemli hamlelerdir.

İlginizi çekebilir: Tayga Ormanları Nerede? İklimi Nasıldır? Yerleşim Var Mı ve Ormanlar Güvende Mi?

İlgili yazılar

Yorumlar - Yorum yapmak için tiklayin

YORUM BIRAKIN