Sanat

D Grubu Ressamları Kimlerden Oluşur? Topluluğun Dağılması Nasıl Olmuştur?

D Grubu Ressamları Kimlerden Oluşur? Topluluğun Dağılması Nasıl Olmuştur?

Başlıklar

D Grubu Ressamları

Ülkemizde Tanzimat döneminden itibaren her alanda Batılı kültür ve sanat hareketlerinin yansıması olan eğilimler ve sanatsal çıkışlar meydana gelmiştir. Bu hareketler, çoğu zaman serbest eğilimler şeklinde dağınık olarak kendini gösterirken bazı zamanlarda da ortak bir topluluk şeklinde hayata yansıtılmıştır. Cumhuriyet inkılapları ile her alanda olduğu gibi edebiyat, kültür ve sanat alanında da ilerici sanatçılar ve devlet tarafından özel bir çaba olmuştur. Tanzimat döneminden günümüze kadar edebiyat alanında pek çok topluluk ön plana çıkarken, resim alanında topluluklar halinde resim hareketleri ise kısa süreli ve sınırlı bir şekilde olmuştur. Bu yazımızda D Grubu ressamları yani Cumhuriyet Türkiye’sinde resim alanında damga vurmuş bir sanat topluluğunu tanıtacağız.

Kurtuluş Savaşı gerçekleştikten hemen sonra her alanda atılımlar ve reformlar meydana gelmiştir. 1930’lu yıllarda toplumun yeniden şekillendiği zamanlarda akademi müdürü olarak görev yapan Namık İsmail, Milli Eğitim Bakanlığına sunmuş olduğu raporda kültür alanında meydana gelen inkılapların yeterli olmadığını belirterek bu alanda kapsamlı devrimlerin hayati olduğunu ifade etmiştir. Bu rapor ayrıca kültür ve sanat alanında ortaya çıkan gelişmelere de dolaylı bir destek anlamına gelir. İşte D Grubu ressamları böyle bir durumda ortaya çıkmışlardır. D Grubu ressamlarının asıl amacı halka öncelik etmek ve sanatı daha yaygın bir hale getirmekti. 8 Ekim 1922 tarihinde D Grubu ressamları Beyoğlu Narmanlı Hanı’nın altında yer alan Mimoza isimli şapka mağazasında açmış oldukları sergi ile kendilerini ilk kez kamuoyuna duyurdu. Bu sergiden önce gerçekleşen ilk toplantılarını ise İstanbul Cihangir’de yer alan Zeki Faik İzer’in yaşamış olduğu evde gerçekleştirdiler.

D Grubu Ressamları

D Grubu İsminin Kaynağı

1933 yılının Eylül ayında kurulmuş olan topluluk, beşi ressam olan Abidin Dino, Cemal Tollu, Elif Naci, Nurullah Berk, Zeki Faik İzer ve biri asıl olarak heykeltıraş olan Zühtü Müridoğlu tarafından kuruldu. Topluluk kendilerinden önce Heykeltıraşlar Birliği, Müstakil Ressam, Sanayi Nefise Birliği ve Ressamlar Cemiyeti gibi gruplardan sonra sanat camiasında ön plana çıktığı için dördüncü sanat hareketi olduklarını belirtmek istemişlerdir. Nurullah Berk’in bu durumu vurgulamak için teklif ettiği, alfabenin dördüncü harfi olan “ç” harfini atlayarak “d” harfini kendilerine isim olarak koydular.

Paris başta olmak üzere büyük sanat merkezlerinde yer alan pek çok atölyede kübist anlayışı ile eğitim görmüş olan sanatçılardan oluşan D Grubu ressamları, Andre Lhoute, Ernest Laurent ve Leger gibi zamanın büyük resim üstatlarının yanında yetişmişlerdir. Bu sanatçılar yurda döndüğü zaman da bu anlayışı D Grubu topluluğu bünyesinde örgütlü bir şekilde hayata geçirmişlerdir.

D Grubu Ressamlarının Amacı

D Grubu ressamları, ülkemizin sanat alanında onlarca senelik bir gecikme içinde olduğunu ifade ederek bu durumu düzeltmek için etkin ve örgütlü bir harekete gereksinim duyulduğunu belirttiler. Açmış oldukları sergiler ile ilk kez sergilerin ücretsiz bir şekilde gezilip görülmesi geleneğini de başlatmış oldular. Bunda biraz da halkta sanata dair ilgi oluşturma ve sanatı halka sevdirme amaçları etkiliydi. Topluluk ortaya ilk çıktığında estetik anlayışı ya da belli bir akımı sevdirmek gibi bir amaçları yoktu, sadece o zamanlar Türk resim sanatında kendini hissettiren ilgisizliği ve durgunluğu ortadan kaldırmayı hedeflemişlerdi.

Bugüne kadar ülkemizde yüksek ve sınırlı tabakaya hitap eden empersyonist (izlenimci) anlayışa karşı gelirler. Bunun yerine kendilerini daha çok kontrüktüvist (yapılandırmacı) ve Kübist olarak ifade ederler. Yapmış oldukları eserlerde eşyaların sahip olduğu geometrik yapıya her şeyden daha çok önem vermekteydiler. Ressam Fikret Adil aynı zamanda grubun sözcüsüydü ve grubu bir arada tutan en büyük faktörün; topluluk içerisine yer alan pek çok sanatçının farklı eğilimde olmasına rağmen gerçek anlamda sanatta olan güncel gelişmeleri Türk sanatına aktarması olduğunu belirtir.

Grubun sergilerine duyulan fazla ilginin de bu amaca ulaşmada başarılı olduğunu göstermektedir. Her sergiden sonra kültür ve sanat çevrelerinde ortaya çıkan tartışmaların ve bu tartışmalar çevresinde gelenekselcilik, modernlik, evrensellik ve yerlilik gibi kavramların öne çıkması da topluluğun gerçek anlamda Türk resim sanatı için sunduğu katkıları gösterir. Resim sanatını yaygın hale getirmek ve halka resim sanatını sevdirmek topluluğun hedeflerinden biriydi. Bu hedefe uygun olarak D Grubu ressamları, sergilerinde kübist eğilime uygun eserlerin yanı sıra geçmişteki büyük ustaların farklı eğilimlerine uygun eserleri de sundular.

D Grubu Ressamları eserleri

Topluluğun Dağılması

Türk sanat hayatında canlılık ve önemli başarı yaratan D Grubu sanatçıları, amaçları olan sanatta canlılığı ve sanata karşı olan ilgiyi arttırma konusunda başarılı olmuşlardır. Bu başarılarının yanında sanat alanında değişik hareketlerin boy göstermesi ve topluluk içinde farklı sanatsal eğilimleri barındıran sanatçıların varlığı topluluğun bir süre sonra dağılmasını kaçınılmaz bir hale getirmiştir. Örneğin Zeki Kocamemi ve Nurullah Berk gibi sanatçılar emperyonist etkiden tam olarak kurtulamamışlardır ancak kübist anlayışa uygun eserler de vermişlerdir.

Topluk 6 sanatçı ile başlamış zamanla on altı sanatçıya kadar çıkmıştır. Topluluk 1947 yılına kadar 15 tane sergiye imza atmış ve bu tarihe kadar birlik içinde oldukça dayanışma ve başarılı bir performans sergileyerek Türk resim sanatına özgün bir karakter kazandırmış, genç sanatçılara rehberlik etmişlerdir. Topluluk dağıldıktan sonra gruba üye olan sanatçılar farklı anlayışlara uygun estetik anlayışları ile sanat hayatlarını sürdürmüşlerdir.

D Grubu Ressamları eserleri

Abidin Dino

  • 23 Mart 1913 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelen Abidin Dino, Rasih Dino ve Saffet Gaziturhan çiftinin Leyla, Ahmet, Arif ve Ali’den sonra beşinci ve son çocuklarıdır. Dedesi Abidin Paşa, Abidin Dino dünyaya gelmeden 30 yıl önce Adana Valisi olarak görev yapıyordu. Annesi Saffet Hanım, özellikle müzik ve edebiyat ile alakalıydı. Babası Rasih Bey ise Divan-ı Muhasebat Müdürü idi. Aile, İsviçre’de Cenevre’ye yerleştiği zaman Abidin henüz 6 aylıktı. İsviçre’de 6 yıl kadar yaşayan aile daha sonra Paris’e geçti. Fakat 1. Dünya Savaşı’nın ardından Cumhuriyet ilan edildikten 2 yıl sonra 1925 yılında İstanbul’a dönebildiler.
  • İstanbul’da yer alan Robert Koleji’nde başlamış olduğu eğitimini karikatür ve resme duyduğu ilgi sebebiyle yarıda bıraktı. Aynı zamanda edebiyat ile de ilgilenen Dino, o dönemde abisi Arif Dino’nun da desteği ile kendisini tamamen sanata adadı.
  • Abidin Dino yaptığı her şeyde yeniliğin peşindeydi, ilk kez 1931 yılında Artist isimli dergide yazıları ve Yarın Gazetesi’nde desenleri yayınlandı. 1931 ve 1932 yılları arasında Pamuk İstifleri ve Esrarkeşler isimli dizileri gerçekleştiren Dino, Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye ve Pertev Naili Boratav’ın Türk Masalları isimli eserlerini resimledi.
  • 1933 yılında D grubu topluluğunu diğer ressamlar Elif Naci, Zeki Faik İzer, Cemal Tollu, Nurullah Berk ve heykeltıraş Zühtü Müridoğlu ile beraber kuran Dino, yine yenilik peşindeydi. Bu toplulukta meydana getirdikleri eserler ile pek çok sergi açtılar ve düşünce yanı ağır basan resimler yapmayı amaçladılar.
  • Aynı yıl SSCB’li yönetmek Sergay Yutkeviç’in Türkiye’nin Kalbi Ankara adlı filmini çekmek için Türkiye’ye geldiği sırada, Dino’nun yapmış olduğu resimleri gördü ve Mustafa Kemal Atatürk’ün de ricası ile onu Leningard’a davet etti. Böylece 1934 yılında sinema eğitimi almak için gittiği Leningard’da Yutkeviç’in yönettiği Madenciler isimli filmde çalışma imkânı buldu ve onun yaptığı çalışmalarına ressam ve dekoratör olarak katıldı. Abidin Dino, geçen üç yıldan sonra, 2. Dünya Savaşı’nın çıkması ile oradan ayrıldı ve bir süre Londra’da yaşadıktan sonra, Paris’e gitti ve burada çalışmalarda bulundu. Yine dekoratör ve ressam olarak çalıştığı bu dönemde Gertrude Stein, Andre Malraux, Eisentein, Tristan Tzara ve Pablo Picasso gibi önde gelen sanatçılar ile de yakınlıklar kurdu.
  • 1939 yılında İstanbul’a döndüğü sıralarda balıkçılara ve yoksul insanlara olan ilgisinin üzerine, onun gibi düşünen sanatçılar ile beraber 1941 yılında Liman Grubu adı verilen Yeniler Topluluğu’nu kurdu. Liman çevresine yer alan balıkçıların resimlerinden oluşturularak açılan sergi büyük ilgi gördü. Abidin Dino, aynı dönemde bir yandan da siyasal çalışmalarda bulunmuştur. Daha sonra İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Dino’yu Mecitözü’ne sonra da Adana’ya sürgüne yolladı.
  • Abidin Dino, 1943 yılında Güzin Dino (Dikel) ile evlendi. Adana’da yaşamış olduğu dönemde, resimlerinde pamuk işçilerini işleyen Dino, 1950 yılında “Çingeneler” isminde bir film senaryosu yazdı, “Türk Sözü” adlı bir gazete yönetti ve “Kel” ismini verdiği bir oyun yazdı.
  • Sürgün yıllarından sonra İstanbul’a dönen Dino, “İkinci Dünya Savaşı” isimli diziyi gerçekleştirdi ve 1952 yılında tamamen Paris’e yerleşti. Cezayir, Fransa ve Amerika’da sergiler açmasının ve karma sergilere katılmasının yanında, bir dönem New York Dünya Sergisi’nin Sanat Danışmanlığı’nı yürüttü ve Fransa Plastik Sanatlar Birliği’nin Onur Başkanlığı’nı yaptı.
  • Dino tek bir konuyu ele alarak yapmış olduğu resimlere, “Çıplaklar”, “Savaş ve Barış”, “Adalar”, “Uzay”, “Uzun Yürüyüş”, “Atom Korkusu” ve “İşkence” gibi isimler vererek onları sergiledi. Aynı yıllarda, Melih Cevdet Anday’ın “Tanıdık Dünya” adlı şiir kitabını, İlhami Bekir’in “Unuttum” adlı şiir kitabını ve Yaşar Kemal’in “Deniz Küstü” adlı romanını resimledi. Dino, 1966 yılında da yönetmenliğini üstlendiği “Gol” isimli belgesel film ile, Flaherty Ödülü’nü kazandı.
  • Abidin Dino, 7 Aralık 1933 tarihinde, 80 yaşındayken Paris’te Villejuif Hastanesi’nde vefat etti. Abidin Dino’nun cenazesi Paris’ten İstanbul’a getirildi ve Aşiyan Mezarlığı’na gömüldü.

Abidin Dino eserleri

Cemal Tollu

  • Tam adı Cemal Sait Tollu’dur ve 19 Nisan 1899 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Annesi Hayriyet Hanım ile Babası mühendis Sait Bey’in 5 çocuğunun ilki olarak doğmuştur. Cemal Tollu, çocukluk yıllarını babasının görevinden ötürü Diyarbakır ve Şam’da geçirdi ve o yıllar içerisinde Şam’da Hicaz Demiryolları atölyesinde çırak olarak çalıştı.
  • Cemal Tollu o yıllarda emekli bir kolağasından ilk resim derslerini aldı ve 1919 yılında İstanbul’a dönerek Sanayi-i Nefise Mektebi’ne kayıt yaptırdı. Fakat İstanbul’un düşman işgaline uğraması üzerine okuluna bir süre ara verdi ve Ankara’da Zabit Namzetleri Talimgâhına katıldı. Ankara’da almış olduğu askeri eğitimden sonra 1921 yılında Konya’ya süvari teğmen rütbesi ile süvari alayına gönderildi. 1923 yılında ordudan terhis olan Tollu, 1923 ile 1925 yılları arasında Edirne’de vagon tamircisi olarak çalıştı. Daha sonra da usta olarak İzmir’de yapımevinde çalıştı.
  • Cemal Tollu, 1926 yılında İstanbul’a döndü ve yarım kalan eğitimine devam etti. 1928 yılında ortaokul resim öğretmeni olarak mezun olduktan sonra 1 yıl içerisinde Elâzığ Öğretmen Okulu’nda ve Erzincan Askeri Lisesi’nde öğretmenlik yaptı.
  • Resim sanatını geliştirmek için ailesinin desteği ile 1929 yılında Paris ve Münih’e gitti ve 1931 yılı ile 1932 yılları arasında Avrupa’da Marcel Gromaire, Fernand Leger, Hans Hoffmann ve Andre Lhote gibi ünlü sanatçıların yanında çalıştı. Bu yıllar içerisinde hem Louis Marcoussis Atölyesi’nde gravür dersi aldı hem de Charles Despiau’nun atölyesinde heykel eğitimi gördü. Cemal Paris’teyken, devlet burdu ile burada bulunan Nurullah Berk ve Zeki Faik İzer de onunla aynı atölyede eğitim görmüşlerdi.
  • Paris’ten Türkiye’ye 1932 yılında dönen Tollu, Erzincan Askeri Ortaokulu’na öğretmen olarak atandı ve bu görevi 3 yıl boyunca yaptı. 1932 yılında Elâzığ’da ilk resim sergisini açtı. Konuk sanatçı olarak İstanbul Galatasaray sergilerine katıldı.
  • 1937 yılında Leopold Levy’nin asistanı olarak Güzel Sanatlar Akademisi’ne atandı ve İstanbul’a gitti. 1964 yılında emekli olana kadar Akademide resim bölümü şefi ve mitoloji öğretmeni olarak çalıştı.
  • 1937 yılında evlendi ve 1939 yılında tekrar Paris’e gitti. Buradaki sergilere katılarak pek çok ödül kazandı. 1947 yılında ikinci kişisel sergisini İstanbul’da açtı. Akademide 1937 yılından 1964 yılına kadar bölüm başkanlığı ve hocalık yaptı ve 1964 yılında emekli oldu.
  • Cemal Tollu, 26 Temmuz 1968 tarihinde 69 yaşındayken İstanbul’da hayata gözlerini yumdu.

Cemal Tollu eserleri

Cemal Tollu’nun eserlerinden bazıları şunlardır:

  • Kedili Çıplak
  • Savarona
  • Kışa Girerken
  • Gri Gökyüzü
  • Oturan Çıplak
  • Toprak Ana
  • Mevleviler
  • Timar
  • Pastırmacılar
  • Köylüler ve Koyunlar

Elif Naci eserleri

Elif Naci

  • 10 Ağustos 1898 yılında Çanakkale’nin Gelibolu ilçesine doğal Elif Naci, ilköğrenimine 1905 yılında babasının görevinden dolayı bulundukları Edirne’de başladı. Elif Naci, 1 yıl sonra İstanbul’a taşınınca eğitimini Ayasofya Rüştiyesi ile Vefa Sultanisi’nde yapmıştır ve lise yıllarında resim ile ilgilenmeye başlamıştır. Lisedeyken Ekrem Hakkı Ayverdi, Yusuf Ziya Ortaç, Peyami Safa ve Hasan Ali Yücel ile sınıf arkadaşıydı.
  • 1914 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi’nin resim bölümüne giren Naci, okul başladıktan birkaç ay sonra 1. Dünya Savaşı çıktığı için askere alındı. 17 yaşında askere alınan Elif Naci, dört yıl boyunca askerlik yaptı ve terhis edilince okuluna geri dönerek eğitimini tamamladı. Akademiden 1928 yılında mezun oldu ve Türk ve İslam Müzesi’nde müdür yardımcısı ve müdür olarak görev aldı. Bu görevi esnasında resimlerine Türk motiflerini ve Arap harflerini soktu.
  • Elif Naci, üniversitedeyken arşiv memuru olarak gazetecilik yapmaya başladı. 1937 yılına kadar çeşitli gazetelerde görev aldı ve 1937 yılında Cumhuriyet Gazetesi’nde devam etti. 40 yıl boyunca gazetecilik yapan Naci gazete ressamı olmak istemedi ve çeşitli sanat yazıları da yazarak iyi bir polemist oldu.
  • Üniversiteden mezun olduktan sonra çeşitli şehirlerde resim öğretmenliği yapan Elif Naci, Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliğine katıldı. 1 Eylül 1930 tarihinde ilk sergisini Alay Köşkü’nde açtı.
  • Elif Naci, 1933 yılında D Grubu’nun kurucu üyeleri arasında yer aldı. Ekim 1933 tarihinde açılan D Grubu’nun ilk sergisiyle sanat hayatına giriş yaptı. Daha sonra bu grup on beş tane sergi açtı.
  • 1939 yılında Atatürk portresi ile ilk devlet sergisine katıldı Elif Naci, daha sonra hükümet komiseri olarak Malatya Aslantepe arkeoloji kazılarında görev aldı. 1940 yılında Samsun’a gitti ve ikinci devlet sergisinde bu ilden yapmış olduğu resimleri sergiledi. 2. Dünya Savaşı’nın yoğun bir şekilde geçtiği dönemde askerlik görevi ile gitmiş olduğu Balıkesir’de kişisel sergisini açan Elif Naci, 1944 ve 1949 yıllarında da sergiler açtı.
  • Fatih Müzesi’ne 1949 yılında atandı, bir yıl sonra Topkapı Sarayı’nda müzecilik görevini yaparken, Galatasaray Lisesi’nde beşinci sergisini açtı. 1963 yılında Topkapı Sarayı Müzesi müdür yardımcılığı görevinden emekliye ayrıldı.
  • Elif Naci, İstanbul’da 8 Mayıs 1987 tarihinde hayata gözlerini yumdu.

Nurullah Berk eserleri

Nurullah Berk

  • 22 Mart 1906 tarihinde İstanbul’da doğan Nurullah Berk, İlkokulu Heybeliada’da ve ortaokulu Nişantaşı’nda okudu. 1924 yılında Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra, Sanayi-i Nefise Mektebi’ne girdi ve burada İbrahim Çallı ve Hikmet Onat atölyelerinde eğitim görerek mezun oldu.
  • Mezun olduktan sonra Paris’e giderek, Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okulunda Ernest Lourent’in öğrencisi olmuştur. 1928 yılında öğrenimini tamamlayarak Türkiye’ye dönen Nurullah Berk, bir grup arkadaşı ile beraber “Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği”nin kurucuları arasında yer aldı.
  • 15 Temmuz 1929 tarihinde Ratip Aşir Acudoğlu, Fahrettin Arkunlar, Muhittin Sebati, Ahmet Zeki Kocamemi, Ali Avni Çelebi, Hale Asaf, Mahmut Cuda, Eref Akdik, Cevat Dereli ve Refik Fazıl Ekipman’dan oluşan sanatçılar ile beraber Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’nin kuruluşuna katıldı.
  • 1933 yılında tekrar Paris’e gitti ve burada Leger ve Lhote atölyelerine devam etmiştir. Aynı yıl içerisinde Türkiye’ye geri döndü ve Zühtü Müridoğlu, Cemal Tollu, Zeki Faik İzer, Elif Naci ve Abidin Dino ile beraber D Grubu ressamlarını kurdu.
  • 1939 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinde öğretim üyesi olan Nurullah Berk, 1962 yılında İstanbul Resim ve Heykel Müzesi müdürlüğüne getirildi.
  • 1939 yılından 1968 yılına kadar Türk plastik sanatlarının kurumsallaştırılması yolunda çaba göstermiştir.
  • Suut Kemal Yetkin ile beraber UNESCO’ya bağlı olan “Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Türkiye Komitesi”ni kurmuş, Brüksel, Leningard, Bükreş, Moskova ve Paris sergilerinde komiserlik yapmıştır.
  • Nurullah Berk, İstanbul’da 9 Ocak 1982 tarihinde hayata gözlerini yummuştur.

Zeki Faik İzer eserleri

Zeki Faik İzer

  • 19 Nisan 1905 tarihinde doğan Zeki Faik İzer, ilköğrenimini Beykoz Ahmet Mithat Efendi Mektebi’nde tamamlamıştır. İlkokul sıralarında Agah Efendi’den ilk resim eğitimini almıştır. 13 yaşındayken şiir yazmaya başlayan Zeki Fazik İzer’in şiirleri İnsan ve Akbaba dergilerinde yayımlandı. Sanayi-i Nefise Mektebi’ne 1923 yılında girdi ve 1928 yılında mezun oldu. Daha sonra Avrupa sınavında yeterli puana ulaşarak Paris’e gitti.
  • 1928 ile 1932 yılları arasında Paris’te öğrenimine devam eden İzer, Otto Friesz ve André Lhote atölyelerinde resim eğitimini tamamladı.
  • Türkiye’ye 1932 yılında dönen Zeki Faik İzer, Ankara Terbiye Enstitüsü’ne resim öğretmeni olarak atandı. Atandıktan bir süre sonra Ankara Atatürk Erkek Lisesi’ne tayini çıkında istifa edip İstanbul’a geri döndü.
  • 1934 yılında yeniden Paris’e gitti ve iki yıl kaldı. Türkiye’de döndüğünde Güzel Sanatlar Akademisi’ne 1937 yılında girerek fotoğraf atölyesini kurdu. Belirli bir süre afiş ve fotoğraf atölyelerinde çalıştı.
  • 1932 yılında Zeki Faik İzer, D Grubu’nun kurucu üyeleri arasında yer aldı. 8 Ekim 1933 tarihinde İstanbul Beyoğlu’nda yer alan Narmanlı Yurdu’nda ilk sergisini açtı.
  • 1939 yılında “Akademi” de oluşturulan “Fotoğraf Atölyesi”nin başına geçen Zeki Faik İzer, afiş ve fotoğraf hocalığı yaptı.
  • 1945 yılında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın yazdığı davetiye metni ile ilk kişisel sergisini açtı.
  • Zeki Faik İzer, 1970 yılında akademiden emekli olarak Fransa’ya döndü ve 14 yıl burada yaşadı. Bu dönem boyunca pek çok ödül kazandı.
  • Zeki Faik İzer, İstanbul’da 12 Aralık 1988 tarihinde 83 yaşındayken hayata gözlerini yumdu.

Zühtü Müridoğlu eserleri

Zühtü Müridoğlu

  • 26 Ocak 1906 tarihinde İstanbul’da doğan Zühtü Müridoğlu’nun babası cami imamı olan Hafız Mehmet Efendi’dir. İlköğrenimini Cezayirli Hasan Paşa İlkokulu’nda tamamlayan Müridoğlu, Kasımpaşa Mülkiye Rüştiyesi’nde eğitim gördü. Kabataş İdadisi’nde eğitime başlar fakat eğitimini tamamlamaz ve farklı mesleklerde çalışmaya başlar. Muhsin Ertuğrul’un Ferah Tiyatrosu’nda on yedi yaşındayken çalışmıştır. Fakat tiyatro yeteneğinin olmadığını düşünerek ayrılmaya karar vermiştir. Sanayi-i Nefise Mektebi heykel bölümüne 1924 yılında girerek 1928 yılında mezun oldu. Burs kazanarak Paris’e gönderildi.
  • Paris’e giden Zühtü Müridoğlu Collarossi Akademisi’nde Marcal Gimond atölyesine yazılıp çalışmaya başladı. 1932 yılının Ocak ayında ülkesine geri döndü.
  • 1932 yılının Nisan ayında Samsun Lisesi resim öğretmenliğine atanan Müridoğlu, 4 yıl boyunca burada görev yapmıştır.
  • 1933 yılında kurulan D Grubu üyeleri arasında yer aldı.
  • 1936 yılında İstanbul Arkeolojik Müzesi’nde İstanbul Heykel ve Mulaj atölyesi şefliğini yaptı. 1939 yılında buradan ayrılarak Ankara Üniversitesi Gazi Eğitim Enstitüsü’nde resim ve iş bölümünde görev aldı. Burada 1950 yılına kadar modelaj ve dekoratif sanatlar hocalığı yaptı. Daha sonra Heykel Bölümü Şefliğine atanmıştır. İlk soyut heykellerini 1950 yılında yapmaya başladı ve 1969 yılında profesör oldu. 13 Temmuz 1971 yılında emekliye ayrıldı.
  • Zühtü Müridoğlu, İstanbul’da 21 Ağustos 1962 tarihinde 86 yaşındayken hayata gözlerini yumdu.

İlginizi çekebilir: Bauhaus Ne Demek? Bauhaus Akımının Özellikleri

SANAT

İlgili yazılar

Yorumlar - Yorum yapmak için tiklayin

YORUM BIRAKIN