Kadın

Regl (Adet) Nedir? Regl (Adet) Sancısı Neden Olur, Ne İyi Gelir?

Regl (Adet) Nedir? Regl (Adet) Sancısı Neden Olur, Ne İyi Gelir?

Başlıklar

Regl, menstrüasyon ya da âdet kanaması da denen ergenlik döneminde başlayıp menopoz döneminde kadar her ay düzenli olarak gerçekleşen bir olaydır. Kanamanın miktarı ve regl döneminin uzunluğu kişiden kişiye göre değişmektedir. Her 21 ile 35 günde bir kere regl gerçekleşir. Regl döneminde halk arasında bilinen ismiyle rahim ya da uterus, kendini yenileyip hamileliğe hazırlık yapar. Hamileliğin gerçekleşmediği durumlarda ise uterusun içerisinde bulunan dokunun bir kısmı dökülür ve vajinal yoldan vücuttan atılır. Her ay gerçekleşen bu sisteme adet döngüsü veya menstrüasyon döngüsü adı verilir.

Bu adet döngüsünün sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi için dört ayrı sistemin birbiri ile uyum içinde ve düzenli şekilde çalışması gereklidir. Yumurtalıklar, rahim ve vajina, hipotalamus ve hipofiz bezinden oluşan bu sistemlerin doğru şekilde çalışması, üreme için çok önemlidir. Beyinde bulunan ve küçük nükleuslardan meydana gelen hipotalamus bölgesinin, bir çeşit endokrin bezi olan ve beyinde bulunan hipofiz bezini uyarması ile âdet döngüsü başlar. Uyarılmış olan hipofiz bezi, folikül uyarıcı hormon (FSH) ve luteinizing hormon olarak tanımlanan (LH) hormonlarının salgılanmasını gerçekleştirir.

Salgılanan FSH ve LH hormonların dolaşım sistemi ile yumurtalıklara ulaşması ile birlikte yumurtalık rezervinde bulunan yumurta folikülleri uyarılır. Bu sayede yumurtaların bir bölümü olgunlaşma sürecine girer. Yumurtaların olgunlaşma sürecinden sonra yumurtanın içinde yer aldığı yumurta folikülü ya da farklı bir deyişle kesecik çatlamaya başlar. Bu süreç boyunca yumurta folikülünden östrojenin salınımı yapılır. Salınan östrojen hormonu tıp dilindeki adı ile endometriumun ya da rahim duvarının kalınlaşmasına yol açar. Çatlayıp folikülün içerisinden çıkmaya başlayan yumurta ise rahip ile yumurtalıklar arasında köprü görevi yapan fallop tüplerine atılır.

Olgunlaşmış olan yumurta yaklaşık olarak 24 saat süre boyunca hayatta kalır ve bu süre boyunca fallop tüpleri içerisinde erkek üreme hücresi olan sperm ile karşılaşmaz ise hamilelik başlamaz. Böylece progesteron düzeyi artmaya ve östrojen salınımı ise gittikçe azalmaya başlar. Meydana gelebilecek hamilelik için kendini hazırlayan rahim içi dokusu, progesteron hormonunun etkisi ile dökülmeye ve parçalanmaya başlar. Rahim içi dokunun belirli bir miktar kan ile beraber vajinal yoldan dışarı atılması ile âdet kanaması meydana gelir. Âdet kanaması süresi kişiden kişiye göre değişse de ortalama 3 ile 7 gün kadar sürer. Regl sırasında ve öncesinde bel ve karın bölgesinde sancı, kramp ya da ağrı olabilir. Ayrıca memelerde hassasiyet, şişkinlik, baş ağrısı ya da ruh halinde ani değişim yaşanması da gayet normaldir. Doğurganlık süresi boyunca bu döngü bu şekilde ilerlemektedir.

Regl Ne Zaman Başlar ve Ne Zaman Biter?

Regl Ne Zaman Başlar ve Ne Zaman Biter?

Belirli bir yumurta rezervi ile dünyaya gelen kadınlarda, ilk regl dönemi 8 ile 15 yaşında iken gerçekleşir. Ergenlik dönemine girilmesi ile başlayan âdet kanaması, ilk birkaç yıl düzensiz şekilde görülebilir ve bu gayet normaldir. 45 ile 55 yaş arasındaki kadınlar yumurta rezervinin tükenmesi ile menopoz dönemine girer. Başlangıç döneminde düzensiz görülen regl, belirli bir süre sonra tamamen sona erer. Böylece üreme dönemi de sona erer.

Regl Sancısı Neden Olur?

Regl sancısı ya da âdet ağrısı olarak bilinen yakınmalar, rahim içi duvarının kasılmasından dolayı ortaya çıkar. Ortaya çıkabilecek hamilelik için kendini hazırlayan ve kas dokusundan meydana gelen rahim, yumurta dönemi ile kalınlaşmaya başlar. Hamileliğin oluşmadığı durumlarda ise progesteron hormonunun etkisi ile gittikçe incelmeye başlar. Prostaglandin hormonu salgılanarak rahim içi duvarının rahat bir şekilde dökülmesini sağlar. Prostaglandin hormonu rahmin kasılmasını tetikler, âdet kanamasından önce birkaç gün önce salınmaya başlar ve âdet kanamasından yaklaşık 1 ile 2 gün geçtikten sonra kan düzeyinde azalır. Prostaglandin hormonunun salgılanma miktarı âdet sancısını etkiler. Vücutta ne kadar fazla prostaglandin hormonu salgılanırsa o kadar fazla sancı ortaya çıkar.

Regl Belirtileri Nelerdir?

Regl öncesi belirtiler kişiden kişiye göre farklılık göstermektedir. Ancak sık şekilde görülen belirtiler şunlardır:

  • Kiloda artış olması,
  • Memelerde hassasiyet ve şişkinlik olması,
  • Ciltte yeni sivilceler çıkması,
  • Ruh halinde değişim olması,
  • Karın ağrısı olması,
  • Bacaklarda ortaya çıkan kramp,
  • İştahın artması ve sürekli tatlı bir şeyler yemek istenmesi,
  • Sebepsiz ortaya çıkan stres,
  • Âdet öncesi gerginlik sendromudur.

Regl Ağrısına Ne İyi Gelir?

Kadınların pek çoğunu etkileyen regl sancısının temel nedeni, endometrium olarak tanımlanan rahim içi duvarının rahatça dökülmesini sağlayan prostaglandin hormonudur. Regl sancısını ve krampları azaltmak için yapılabilecek şeylerden bazıları şu şekildedir:

  • Düzenli Uyku: Regl sancıları ile baş etmek için adet dönemlerinde uyku düzenini korumak gerekir. Normalden daha çok ya da daha az uyumak, regl sancılarının artmasına ya da daha fazla hissedilmesine yol açabilir.
  • Banyo: Ilık su ile duş almak ya da eğer evinizde küvet varsa ılık su ile doldurulmuş olan küvette uzun bir süre vakit geçirmek regl sancılarına iyi gelecektir.
  • Doğru Beslenme: Hafif beslenmek regl sancılarını azaltmanın yollarından biridir. Lifli ve az yağlı besinlerin tüketilmesi, karın bölgesinde hissedilen kramp, ağrı ve sancıların azalmasında etkilidir. Mevsim meyveleri tüketmek ve koyu yeşil yapraklı sebzelerle beslenmek yararlı olabilir. Ayrıca kas gerginliğinin azalmasında etkili olan çinko, Omega 3, magnezyum, B6, E ve B1 vitaminleri bakımından zengin gıdaları tüketmek, regl döneminde yaşanan olumsuzlukların azalmasında etkilidir. Kızartılmış ya da yağlı gıdalardan uzak durmak da regl sancısı için oldukça yararlıdır.
  • Su Tüketimi: Regl döneminde bol su tüketmek, ağrıların azalmasında etkili olmasa da ağrıların şiddetini arttıran ödemlerin vücuttan atılmasında yardımcı olur. Tuz ve alkol gibi vücuttaki su miktarını azaltan ürünlerin tüketimi olabildiğince en az seviyeye indirilmelidir. Ayrıca kafein bulunduran ürünler de regl sancılarının daha şiddetli hissedilmesine yol açacağından gazlı içecekler ve kahvenin tüketimi de sınırlandırılmalıdır.
  • Masaj: Âdet dönemi başlamadan birkaç gün önce karın bölgesine yapılan kısa süreli masaj, bölgedeki kan akışının hızlanmasına ve âdet dönemi başladığında kişinin kendini daha iyi hissetmesini ve bu dönemi ağrısız ve sancısız şekilde geçirmesini sağlayabilir.
  • Sıcak Su Torbası: Âdet döneminde yaşanan sancı ve ağrıların azalmasında karın bölgesini sıcak tutmak çok etkilidir. Karın bölgesine sıcak su torbası veya ısı sargısı uygulayarak regl sancıları azaltılabilir.
  • İlaç Kullanımı: Regl sancıları için prostaglandin düzeyini baskılayan ilaçlar, hekimin önerdiği dozda kullanılabilir. Ayrıca hekim, oral kontraseptif ve ağrı kesicilerin kullanımı önerebilir. Belirtilen şekilde ve söylenen dozda ilaçları kullanmak gereklidir.

Regl döneminde bir miktar sancı ve ağrı ortaya çıkabilir. Ancak bu kramplar ve ağrılar dayanılmayacak seviyede ise ve kişinin hayat kalitesini ciddi anlamda düşürüyor ise en kısa sürede hekime başvurulmalıdır. Regl döneminde şiddetli ağrı yaşanması hastalık belirtisi olabilir. Bu durumlar arasında uterin fibroidler, uterin adenomiyoz ve endometriozis bulunur. Nadiren intrauterin cihazlar, konjental malformasyonlar, pelvik enfeksiyonlar ve bazı kanserler ikincil dismenoreye yol açar.

Adet Kanaması Sırasında Ne Gibi Ürünler Tercih Edilmelidir?

Âdet kanaması sırasında genelde en çok tercih edilen ürünler kesinlikle pedlerdir. Pedler iç çamaşırına yapıştırılan ve sıvıyı emerek iç katlarına almayı sağlayan ürünlerdir. Diğer tercih edilen ürünler ise tamponlardır. Tamponlar genç kızlar için üretilmiş ve vajinada bulunan zara zarar vermeyen çeşitleri de bulunur. Tampon kullanırken dikkat edilmesi gereken püf noktalar vardır. Tampon kullanılması Toksik Şok adı verilen enfeksiyona yol açabilir. Bu nedenle tamponu kullanırken kesinlikle 4 saat ile 6 saat arasında değiştirmeniz ve hijyen kurallarına titizlikle dikkat etmeniz gerekir.

Ped seçiminde şu özelliklere dikkat etmek gerekir:

  • Islaklık hissi bırakmamalı
  • Emiciliği yüksek seviyede olmalı
  • Alerji yapmayan bir yapıya sahi olmalı
  • Nefes alabilir dokuya sahip olarak rahat ettirmeli
  • Asitlik dengesi ve vajina florasını bozmamalı
  • Kötü kokuları içerisine hapsetmeli
  • Kalınlığı vücut şekline uygun şekilde olmalı ve belirgin olmamalı
  • Kanatlar sızmalara karşı ekstra koruma sağlamalı

İlk Adet Görmenin Gecikmesi Nelerden Kaynaklanır?

16 yaşına geldiği halde adet görmeme durumu nadiren bazı kız çocuklarında yaşanmaktadır. Fakat olay ile ilgili gerekli inceleme yapmak için 16 yaşı doldurmasını beklemeye gerek yoktur. Örneğin 14 yaşına gelen bir kız çocuğunda meme ucu tomurcuklanması hala başlamamış ise bu durum estrojen salgısı ile ilgili bir sorun olduğunu gösterebilir. Bu durumda doktora danışmak gerekir.

İlk adet görmemenin sebepleri şunlardır:

  • Çeşitli kronik hastalıklar: Tiroit bezi hastalıkları, doğuştan gelen kalp hastalıkları ve diyabet adet görmenin gecikmesine neden olabilir.
  • Kromozomal nedenler: Doğuştan olan Turner sendromu gibi değişik kromozomal bozukluklar adet görmeyi engelleyebilir. Kromozomdaki eksiklikler ve bazı kopmalar yumurtalıkların çalışmamasına sebep olabilir.
  • Vücut ağırlığının normalin altında olması: Kadınların adet görebilmesi için vücutlarında bulunan yağ oranının %17’nin üzerin olması gereklidir. Bu oranın altında ise adet kesilebilir veya hiç başlamayabilir.
  • Aşırı egzersiz: Aşırı ve düzenli yapılan spor ilk adeti görmeyi engeller. Âdet kanaması başlamadan önce ağır egzersiz yapan kız çocuklarında âdet kanamaları ortalama 0,4 yıl gecikir.
  • Psikiyatrik bozukluklar: Bulimia ve anorexia gibi yeme bozuklukları ve bunlarla ilişkili psikoloji bozukluklar ilk adet görmeyi geciktirebilir.
  • Beynin hipofiz ve hipotalamus bölgelerinde oluşan tümör adet görme mekanizmasını etkileyebilir.
  • Yumurtalıkların zedelenmesi: Erken yaşlarda alınan radyoterapi ve kemoterapi gibi durumlar yumurtalıkları zedeleyerek adeti geciktirebilir.
  • Doğuştan gelen anatomik bozukluklar: Rahmin veya vajinanın doğuştan olmaması durumu örnek verilebilir.

Adet Gecikmesi

Sağlıklı kadınlar için normal âdet döngüsü, son kanamanın başlangıcından itibaren 28 gündür. Bununla beraber 21 ile 40 gün arası da normal sayılabilir. Döngünün gerçekleşmesinde birkaç gün gecikmesi de gayet normaldir. Kanamaların bu döngü dışında da ortaya çıkması ise âdet gecikmesi durumudur. Normal bir adet döngüsünde yumurtalıklardan yumurta salınır. Bu yumurta erkek üreme hücresi olan sperm tarafından döllenmez ise, kan ve dokular ile beraber vücuttan dışarıya atılır. Bu kanama süresi ortalama 5 gündür. Daha sonra döngü aylık olarak tekrarlar.

Bazı durumlarda ise stres gibi problemler, çeşitli hastalıklar ya da dış etkenler nedeniyle döngü bozulabilir. Bu durumda adet döngüsünün dışında da kanamalar meydana gelir. Adet gecikmesinin yaygın olarak görülen nedenleri şunlardır:

  • Aşırı stres,
  • Gebelik,
  • Ani kilo kaybı,
  • Doğum kontrol hapı kullanmak,
  • Gün içinde çok fazla egzersiz yaptırmak,
  • Aşırı kilolu olmak,
  • Güç içerisinde çok fazla egzersiz yapmak,
  • Aşırı aktif tiroit bezi,
  • Kalp hastalıkları,
  • Kontrolsüz diyabet,
  • Polikistik over sendromu,
  • Menopoz ya da erken menopoz.

Herhangi bir nedenden dolayı yaşanan uzun süreli stres, hormonları olumsuz yönde etkileyerek menstrüal dönemin şiddetli ağrılarla geçmesine ya da adet gecikmesine yol açabilir. Stres kanamayı geciktirebildiği gibi daha erken görülmesine de neden olabilir. Yoga, meditasyon, koşu ve yüzme gibi sporlar stresin önlenmesinde yardımcı olmaktadır. Ancak gün içerisinde yapılan ağır egzersizler de stresi arttırabilir. Bu durumda yağ seviyesi düşebilir ve yumurtlama zamanı gecikebilir veya durabilir.

Menopoz yaşlı kadınlarda görülen bir durumdur. Genelde 45 ile 50 yaş arasında ortaya çıkar. Menopoz dönemi yakın olan kadınlarda adet gecikmesi yaşanabilir. Bunun sebebi, östrojen seviyesinin zamanla düşmeye başlaması ve yumurtlamanın düzensiz hâle gelmesidir. Menopoz döneminden sonra kanama artık görülmez.

Ani ve aşırı kilo kaybı adetin gecikmesine neden olabilir. Günlük alınması gereken kalorinin altında alınması, yumurtlama için önemli olan hormon üretimini engeller. Özellikle 18.5 vücut kitle indeksine veya daha altında olan bireylerde adet gecikmesi yaşanabilir.

Aşırı kilolu olmak da adet döngüsünü düzensiz hale getirebilir. Aşırı kilolu olan vücutlarda östrojen hormonu normalin üstünde üretilir. Bu da âdet kanamasının gecikmesine yol açabilir. Özellikle 30 ve üzerindeki vücut kitle indeksine sahip kadınlar bu risk grubu içerisinde yer almaktadır.

Doğum kontrol hapları, âdet döngüsü içerisinde bir kanamanın atlanmasına yol açabilir. Bu durum kadınlar için oldukça normaldir. Özellikle içerisinde yalnızca progesteron bulunan haplar adetin gecikmesine neden olur. Hapların bırakılması ile adet döngüsünün normal şekilde devam etmesi beklenir.

Kadınlarda yaygın olarak görülen ve üreme hormonlarına etki eden polikistik over sendromu, tedavi edilebilir bir hastalık türüdür. Polikistik over sendromu, yumurtalıklarda içi sıvı ile dolu olan kistlerin oluşmasına sebep olur. Genellikle zararsız ve küçük olan bu kistler genel olarak ağrıya ya da herhangi bir rahatsızlığa neden olmaz, fakat adet döngüsünün bozulmasına sebep olabilir.

Hormonal bozukluklara ve kan şekeri değişikliklerine neden olan çölyak ya da diyabet gibi bazı kronik hastalıklar da adet gecikmesine neden olan durumlardandır. Çölyak, glüten alerjisine bağlı olarak sindirim sistemini tahrip eder. Hipotiroidi ve hipertiroidi de hormonları olumsuz yönde etkiletip adeti geciktirebilir. Bu gibi durumlarda uygun tedavi yöntemleri ile adet döngüsünün normale dönmesi beklenir.

Adet Gecikmesinin Belirtileri

Âdet gecikmesinin sıklıkla görülen belirtisi, kanamadan sonraki 35 ile 40 gün içerisinde gelmemesidir. Bununla birlikte pek çok hastalığa ve çeşitli sebeplerden dolayı ortaya çıkan âdet gecikmelerinde farklı belirtiler de görülebilir. Âdet gecikmesi yaşayan kadınlarda yaygın olarak görülen belirtilerden bazıları şunlardır:

  • Aşırı kilo alma veya verme,
  • Başın şiddetli şekilde ağrıması,
  • Aşırı kıllanma olması,
  • Yüz başta olmak üzere vücudun farklı bölgelerinde meydana gelen sivilcelenme durumu,
  • Kasık bölgelerinde ortaya çıkan ağrı.

Âdet gecikmesi uzun süreli görülüyorsa farklı bir hastalık göstergesi olabilir. Bu sebeple, tedavi ve teşhis için doktora gözükmek faydalı olacaktır. Endokrinoloji ya da jinekoloji muayenelerinde hastaların ve ailelerin tıbbi geçmişleri, kilo değişiklikleri, yaşanılan stres gibi duygusal sorunlar, egzersiz yapma sıklığı gibi durumlar dinlenir. Ayrıca yaş da oldukça önemli bir noktadır. Tıbbi bir durumun sebep olabileceği âdet gecikmesi olaylarına hastalar ilgili yerlere yönlendirilir.

Muayene öncesinde son görülen âdet kanamasının ne zaman başladığı ve ne zaman bittiği ile ilgili not alınması yararlı olucaktır. Tanı süreci boyunca bir hastalıktan şüphelenilmediği sürece âdet döngüsünün bir süre izlenmesi gerekebilir.

Tanı için kan testlerinin yanında tomografi ve MR gibi yöntemler de kullanılır. Kan testleri normal seviyenin üzerinde seyreden hormonların varlığı konusunda bilgi verir. Üreme sistemindeki bozukluk ve hipofiz bezi içinse görüntülenme yöntemlerinden yararlanılır.

Âdet Gecikmesi Tedavisi

Âdet gecikmesi tedavisi için ilk olarak gecikmenin sebepleri tespit edilir. Beslenme bozuklukları ve stres gibi hormonları etkileyen sebeplerden kaynaklanan âdet gecikmelerinde yaşam şartlarında farklılıklar yapılması gerekmektedir. Âdet gecikmesinin sebebi polikistik over sendromu ise içerisinde progesteron bulunan doğum kontrol haplarının düzenli şekilde kullanılması istenebilir. Ancak u haplar da âdet zamanını geciktiriyor olabilir. Bu durumda haplar bırakılarak döngünün normal düzene dönmesi beklenir.

Erken menopoz vakalarında, doğum kontrol haplarından ya da hormon replasman tedavisinden faydalanılır. Aşırı aktif tiroid bezinin fazla hormon üretmesi sebebi ile ortaya çıkan âdet gecikmelerinde ilaç kullanımı gereklidir.

Aşırı Regl Kanaması Normal Midir?

Regl dönemi boyunca ortalama regl sıvısı hacmi 35 mililitre ile 80 mililitre arasıdır. Adet sıvısının yaklaşık yarsı kandı ve rengi kırmızımsı kahverengidir. Kandan biraz daha koyu bir renge sahiptir. Kanın içerisinde kalsiyum, fosfat, klorür, sodyum ve demir gibi maddeler bulunur ve bunların derecesi kadına bağlıdır. Adet sıvısı kanın yanında endometriyal dokudan, servikal mukustan ve vajinal sekresyonlardan oluşmaktadır. Menstrüel sıvıda kaybedilen demir miktarı çok azdır. Ancak regl kanaması demir eksikliği yapacak kadar uzuyorsa ve yoğun oluyorsa normal değildir ve araştırılması gerekir.

Aşırı Regl Kanaması Normal Midir?

Adet Kanı Pis Kan Mıdır?

Adet kanı pis kan değildir. Adet kanı; endometrium tabakasına ait doku parçalarından ve rahimden gelen bir miktar kandan oluşmaktadır. Rahim steril ve gebelik için uygun özelliklere sahip olan bir sahadır. Bu sebeple gebeliğin meydana geleceği bölgeden gelen kan kesinlikle pis olamaz.

Doktora Başvurulması Gereken Durumlar

Doktora başvurulması gereken durumlar şunlardır:

  • Adet dönemleri dışındaki günlerde kanamanın oluşması durumunda mutlaka doktora başvurmak gerekir.
  • 16 yaşına kadar adet görmemiş genç kızların mutlaka doktora başvurması gerekir.
  • Adet olma sıklığının artması ve azalması,
  • Uzun bir süre adet görmeme,
  • Adet dönemlerinin çok şiddetli ağrılarla geçmesi
  • Aşırı kanama (günde 4-5 ped değiştirme ihtiyacı)
  • Tampon kullandıktan sonra mide bulantısı ve ani ateşlenmenin olması durumunda kesinlikle doktora başvurmanız gerekir. Bu durum toksik şok sendromu olarak adlandırılan enfeksiyonun belirtisidir.

İlginizi çekebilir: Hamilelik Testi Nasıl Yapılır? Gebelik Testleri Nasıl Çalışmaktadır?

Kahverengi Adet Kanaması Neden Olur?

Çamurumsu Adet Kanaması Neden Olur?

Normal Adet Süresi Ne Kadardır? Adet Kanaması Konusunda Ortaya Çıkan Problemler Nasıl Araştırılır ve Ne Zaman Doktora Gidilmelidir?

Uzayan Sümüksü Adet Kanaması Neden Olur?

İlgili yazılar

Yorumlar - Yorum yapmak için tiklayin

YORUM BIRAKIN