Dünyada yaşayan yaklaşık 1,5 milyon fosil ve canlı türü, biyologlar tarafından isimlendirilmiş ve tanımlanmıştır. Bunun yanında henüz tanımlanmayan 100 milyon canlı türünün daha bulunduğu var sayılmaktadır. Canlılar dünyasında oldukça büyük bir çeşitlilik vardır ve bunların tek tek gözlemlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle canlılarla ilgili yeterli bilgi toplayabilmenin en iyi yolu, canlı türlerinin farklılık ve benzerliklerine göre gruplara ayrılmasıdır.
Canlıların farklı ve benzer niteliklerine göre gruplandırılmasına sınıflandırma adı verilir. Sınıflandırmayla ilgili olan biyoloji alanına ise sistematik denir. Sistematik tarafından belirlenen akrabalık bağlarına göre canlı türlerinin kategorilere yerleştirilmesi ise taksonominin uğraş alanına girmektedir.
Canlıların Sınıflandırılması Neye Yarar?
- Organizmaların arasındaki ilişkiler daha kolay incelenir.
- Organizmalar arasındaki ilişkilerin kavranması eczacılık, tıp, doğal kaynaklar ve tarımın korunmasına yardımcı olur.
- Elde edilen bilgilerin gelecek nesillere aktarılmasındaki güçlükler ortadan kalkmış olur.
- Oluşturulan evrimsel ağaç sayesinde, yeryüzündeki tüm canlıların köklerinin araştırılması ve günümüzdeki canlılarla mukayese edilmesi mümkün olur.
Çok eski dönemlerden beri, canlılar için sınıflandırma yoluna gidilmiştir. İlk dönemlerde yapılan sınıflandırma, canlıların yaşadığı ortama ve dış görünüşlerine göre yapılan yapay ya da ampirik sınıflandırmadır. Bu sınıflandırmanın temeli Aristo’ya dayanmaktadır. Yapay sınıflandırmada faydalanılan özelliklerden bir tanesi, analog organ benzerliğidir. Görevleri aynı olmasına rağmen kökenleri farklı olan organlara görevdeş organ ya da analog adı verilmektedir.
Serçe, yarasa ve arının kanatları benzer görevleri üstlenmiş olup, aynı zamanda analog organlardır. Analog organ benzerliklerinden yararlanılarak yapılan ampirik sınıflandırmada, bahsettiğimiz üç canlı türü aynı kategoride değerlendirilir. Ampirik sınıflandırmanın günümüzde terk edilmesinin nedeni ise, bilimsel bir sınıflandırma olmamasıdır. Günümüzde kabul gören sınıflandırma biçimi filogenetik ya da doğal sınıflandırmadır. Bu sınıflandırma, akrabalık dereceleri, köken benzerlikleri ve canlıların sahip olduğu homolog organ benzerliklerini dikkate almaktadır.
Canlılar Sınıflandırılırken Hangi Özellikler Dikkate Alınır?
- Protein ve DNA benzerlikleri
- Hücre sayısı ve tipi
- Fizyolojik benzerlikler
- Beslenme
- Embriyolojik gelişim özellikleri
Kökendeş ya da homolog organlar, görevleri farklı olmasına rağmen embriyolojik gelişim sırasında aynı hücrelerin değişime uğramasıyla oluşan organlardır. Örneğin; yarasanın kanadı, insanın kolu ve balinanın yüzgeci farklı görevler üstlenmesine karşın, homolog yani kökendeş organlardır. Aristo’nun yaptığı sınıflandırmada, 3 farklı grupta incelenen bu canlı türleri, filogenetik (memeliler) sınıflandırmada aynı kategori içinde değerlendirilmiştir. Memelerin ön üyeleri ise iskeletin aynı üyelerinden oluşmuştur.
John Ray, doğal sınıflandırmayı ilk yapan bilim adamıdır. Ray, tür kavramını ilk kez ortaya atmış, bitki ve hayvanları sınıflandırmaya çalışmıştır. Carolus Linneaus (İsveçli botanikçi), 1758 yılında Systema Naturea (Doğanın Düzeni) adlı bir kitap yayınlamış ve bu olay Geleneksel taksonominin başlamasına neden olmuştur. Linneaus sisteminin iki ana niteliği vardır;
- Türlerin, daha fazla canlı türlerini kapsayacak biçimde hiyerarşik olarak sınıflandırılması,
- Tüm canlı türlerinin iki bölümden oluşan bir isimle tanımlanması.
Linneaus ikili isimlendirme sistemini kurarak, temel sınıflandırma elemanını da tür olarak nitelendirmiştir. Kendi aralarında özgürce çiftleşip verimli döller oluşturan ve ortak bir atadan gelen topluluğa “tür” adı verilir. Aynı türe ait olan bireyler, benzer olmalarına karşın aynı değildirler. Bu ayrım, tür içi varyasyon olarak tanımlanır ve türün bulunduğu ortam şartlarına uyum sağlamasını kolaylaştırır. Her bir canlı türü, ikili isimlendirmeye göre Latince kökenli olan iki kelime ile anlatılır. Bunlardan ilki, baş harfi büyük yazılan ve türün de dahil olduğu cinsin adıdır. İkincisi ise bir “tür epiteti” olarak nitelendirilir ve baş harfi küçük olarak yazılır. İki kelimenin yan yana gelmesiyle de türün adı konmuş olur.
Yorumlar - Yorum yapmak için tiklayin