Ateizm; bütün ruhsal varlıkları ve tanrılarda olan dinleri, metafizik inançları reddeden, varlığına inanılan gerçekleri inanç yoluyla izah etmeyi kabullenmeyen felsefi bir düşünce akımıdır. “Tanrıtanımaz” olarak anılan Ateistler, bu kavramı var olan bir inancı reddetme düşüncesine atıfta bulunulduğu için kabul etmezler.
Ateizm; hayali varlıkları, inanç koşullanmalarını ve olayları reddeder. Ateistlerin bakış açısı, tanrıdan başka bütün metafizik inançların ve ruhani varlıkların da reddedilmesidir. Kelime anlamı olarak ifade edildiği üzere; ateizm, dinle ilgili değil, tanrıyla ilgili bir kavramdır. Dinlerin ne olduğu, varlığı, iyi mi yoksa kötü mü oldukları ateizmin tartışma alanı ve konusu dışında kalır. Her tür metafizik reddedildiği için, kendini metafizik ilkeler üzerinden temellendiren bütün dinlerin metafizik olgularını da reddeder. Sonuç olarak bu, dinlere karşı olan bir duruş değil, metafizik inanışlara karşı olan bir duruştur.
Ateizmin Tarihçesi
Ateizmin kökeni, ilk dinler tarafından ortaya koyulan tanrı düşüncesinin var oluşuna kadar uzanmaktadır. Antik Çağ’da ki Yunan maddeciliğinin simgeleri olan Anaksimandros, Demokritos, Epikuros ve Anaksogoras ateizmin en ünlü temsilcileridir. Orta Çağ’da ise kilisenin dayattığı gericilikten dolayı hiçbir insan dinlerle çelişen fikirlerini açıkça ortaya koymamıştır. Aydınlanma çağında (18. Yüzyıl) Denis Diderot ve Baron d’Holbach gibi din karşıtı tepki veren düşünürler bulunsa da, ateizmin en parlak dönemi 19. Ve 20. Yüzyıllarda Karl Marx, Ludwig Feuerbach, Vladimir Lenin, Friedrich Engels ve tüm diğer maddeci filozoflar döneminde geçmiştir.
Teist bir inanç olmasına karşın, Hinduizm’in ateist ekolüne erken dönemlerde rastlanabilir. MÖ 6. Yüzyıl’da burada ortaya çıkan, teizme karşı ve maddeci olan Carvaka, büyük bir olasılıkla Hint tarihinin en ateist ekolünü oluşturmuştur. Hindistan felsefesinin bu bölümü, Hinduizm’de var olan 6 Ortodoks ekolü ile birlikte dikkate alınmamıştır. Buna rağmen, Hinduizm’in maddeci oluşumu açısından değerli bir ekoldür. Hindistan tarihinde Tanrı’nın reddedilmesi Budizm ve Jainizm’de de görülmüştür.
Batı ateizminin, Sokrates’ten önceki dönemden gelen kendi öz geçmişi mevcuttur. Ancak bu, Aydınlanma dönemine kadar ayrı bir tarzda oluşmamıştır. Diagoras (MÖ 5.Yüzyıl), inancı ve mistizmi kuvvetli bir şekilde inceleyen ilk ateisttir (Kesin olmasa da öyle bilinmektedir!). Critias’ın düşüncesine göre, din insanlar tarafından yaratılmıştır. Bazı maddeciler ise (Demokritos) evreni mistik ve ruhani olgular olmadan maddeci tekniklerle anlatmaya çalışmışlardır. Sokrates’ten önceki dönemde ateist fikirlere sahip olan farklı filozoflar arasında büyük olasılıkla Protagoras ve Prodikos’ da vardı. Teodorus (MÖ 3. Yüzyıl) ve Straton’ da Tanrı’nın var olduğunu kabul etmeyen filozoflardı.
Sokrates, var olan tanrıları sorguladığı ve sorgulamaya ilham verdiği gerekçesiyle suçlanmıştır. O, ruhani varlıklara inanan bir kişi olarak tam anlamıyla ateist olmadığını ifade etse de, idama mahkûm edilmekten kurtulamamıştır. Euhemerus’a göreyse tanrılar kutsallaştırılmış fetihçiler, hükümdarlar ve geçmişin kurucularıdır. Onların mezhepleri ve dinleri, yok olan krallıkların devam eden politik bir yapısıdır. Diğer bir maddeci Epikuros, kişisel kutsiyetleri ve ölümden sonraki hayatı içeren birçok dinsel doktrinde açıklamalar yapmıştır.
Ona göre ruh, bütünüyle ölümlü ve maddeseldir. Lukretyus’da (Romalı şair) tanrıların var olması halinde, bunların insanlıkla ilgili olmayacaklarını ve yaşama kesinlikle müdahale etmeyeceklerini söylemiştir. Bundan dolayı da insanlığın doğaüstü olaylardan ve varlıklardan korkmamaları gerektiğini savunur. Kozmos, ölümlülük, atom, ruh ve din ile ilgili görüşlerini “Varlıkların Doğası Üzerine” adlı yapıtında dile getirmiş ve Epikuros’un felsefesini tüm Roma’da tanıtmıştır.
Reform ve Rönesans dönemleri, din açısından bir dirilmeye şahit olmuştur. Yeni kurallar, dini düşkünlükler ve yeni Protestan kurallarını kabul eden Kalvinizm gibi tarikatların ortaya çıkması bunun bir ispatıdır. Özellikle Fransız İhtilali, ateizmi salon sohbetlerinden halk içine taşımıştır. Devrim, ruhban sınıfını ve birçok din adamını Fransa’dan kovmuştur. Napolyon zamanında, Fransız halkının laikleşmesi kurumlaştırılmış ve devrim İtalya’nın kuzeyine kadar ihraç edilmiştir. 19. Yüzyılda birçok din karşıtı ve ateist felsefeye sahip filozof, tüm güçlerini toplumsal ve siyasi devrime adamıştır. Onların bu gayretleri 1848 devrimlerini kolaylaştırmış ve uluslararası sosyalist harekete öncülük etmiştir.
20. Yüzyıl’a gelindiğinde, Engels ve Marks’ın çalışmalarıyla ateizm, kendine politik alanlarda da yer buldu. Time Dergisinin 1966’da sorduğu “Tanrı öldü mü?” sorusu, Dünya’da ki toplumlarının yarıya yakınının “dinsiz” bir yönetimin altında olduğunu ortaya çıkardı. Ertesi sene, Enver Hoca (Arnavutluk Sosyalist Lideri), ülkesinin bütün dini kurumlara kapatıldığını açıklayarak resmi şekilde ilk ateist devleti ilan etti.
Ateizmin Çeşitleri Nelerdir?
Ateizm, çok farklı şekillerde tarih boyunca sınıflandırılmıştır. Pozitif ve negatif ateizm, ateizmin gücüyle ilgiliyken, asıl ayrım ateizmin pratikliği ve teorikliği arasında olmuştur. Teorik ateizm içindeki dalların her birinin kendisine göre felsefi ya da mantıksal dayanakları bulunurken, pratik ateizmin bu dayanakları yoktur. Pratik ateizmde genellikle bir ilgisizlik ve Tanrı konusunda bilgisizlik görülür.
Negatif-Pozitif Ateizm
George Smith’in gruplandırmasına göre ateizmin; “zayıf ateizm” (veya negatif ateizm) ve “güçlü ateizm” (veya pozitif ateizm) şeklinde iki çeşidi mevcuttur. Zayıf ateizm, Tanrı’nın var olduğunu prensip olarak mümkün görmekle birlikte, var olduğuna dair hiçbir gerekçenin olmadığı düşüncesiyle Tanrı’yı reddeder. Güçlü ateizm ise Tanrı’nın var oluşunu, Tanrı olgusunun geçerli ve yeterli bir şekilde tanımlanmadığı, anlamsız olduğu ve içinde çelişkiler taşıdığı gibi gerekçelerle mümkün görmez. Zayıf (Negatif) ateizmde herhangi bir iddia yoktur ama bir ret vardır. Güçlü (Pozitif) ateizmde ise hem ret hem de karşıt bir iddia vardır. Pozitif ateistin düşüncesine göre Tanrı’nın var olması mümkün değildir.
Sonuç olarak ikisi de Tanrı’yı reddetmek konusunda hem fikir olduğundan, ateizm başlığı altında anlatılırken her ikisi için de “Tanrı’ya olan inançsızlık” kavramı kullanılır. Çünkü inançsızlıklarının nedeni ne olursa olsun, ister Tanrı kavramının anlamsızlığı, ister kanıt olmaması ya da absürtlüğü olsun, hepsinin ortak olduğu nokta Tanrı inancının var olmamasıdır.
Pratik Ateizm
Bu fikre göre, Tanrı’nın var olduğu reddedilmiyor, fakat ona gereksiz ve önemsizmiş gibi bir yer veriliyor. Pratik ateizmde, Tanrı’nın dünyaya müdahalesi yoktur ve hayata herhangi bir amaç katmaz. İnsanları da her gün etkilemez.
Teorik Ateizm
Teizmin karşısına kesin olarak bir tez koyan ateizm çeşididir. İlgili tezler epistemolojik, sosyolojik, ontolojik, mantıksal, psikolojik ve ekonomik olabilir. Epistemolojik ateizm, Tanrı’nın var oluşunun insanlar tarafından bilinemeyeceği ya da varlığına karar verilemeyeceğini savunur. Bu ateizm çeşidi temelini agnostisizmden almaktadır. Metafiziksel tezlerde ise, gerçekliğin parçalanamaz ve homojen olduğunu savunan monizm üzerinde şekillenme olur. Fizik dışında olan bütün varlıklar net olarak reddedilir. Metafiziksel ateizm; panenteizm, deizm ve panteizmi de kapsar.
Ekonomik, sosyolojik ve psikolojik tezlerde, Sigmund Freud ve Ludwig Feuerbach gibi düşünürler Tanrı’nın, felsefi ve duygusal gereksinimler nedeniyle insanlar tarafından yaratıldığını iddia eder. Birçok Budist’in ortak görüşü de budur. Friedrich Engels ve Karl Marx, Feuerbach’tan etkilenmiş ve Tanrı’yı egemen sınıflar tarafından, alt tabakada bulunan halkı ezmek amacıyla kullanılan sosyal araç olarak kabul etmişlerdir.
Mikhail Bakunin’e göre Tanrı düşüncesi, insandaki hak isteğini yok eder ve insanın özgürlüğü önündeki büyük bir engeldir. Voltaire “Tanrı olmasaydı, yaratmak gerekirdi” sözünü “Tanrı olsaydı, devirmek gerekirdi” şeklinde söylemiştir. Son olarak mantıksal tezler; adalet, mükemmeliyet, her şeyi bilen, ululuk, merhamet ve fiziksel olarak var olmayış gibi hususlarda teizme eleştirel tarzda yanıtlar veren bir ateizm çeşididir.
İlginizi çekebilir:
Yorumlar - Yorum yapmak için tiklayin