Nedir

Öykü Nedir? Öykünün Özellikleri ve Türk Edebiyatında Öykü

Öykü Nedir? Öykünün Özellikleri ve Türk Edebiyatında Öykü

Başlıklar

Öykünün Özellikleri

Öykü, TDK tarafından ‘Ayrıntılarıyla anlatılan olay’ olarak tanımlanmıştır. Öykü kelimesinin yerine ‘hikâye’ kelimesi de kullanılmaktadır. Hikâyenin sözlük anlamı ise ‘Gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan düzyazı türü.’ olarak belirlenmiştir.

Öykü en genel anlamıyla; gündelik hayatta yaşadığımız ya da yaşayabileceğimiz olayların tasarlanarak anlatıldığı edebi anlatıdır. Bu yazı türünü diğer yazı türlerinden ayırabilecek kendine özgü bazı özellikleri vardır. Öykünün özellikleri şu şekilde sıralanabilir;

  • Öykülerde genellikle tek bir olay etrafında kurgulanmış bir durum vardır.
  • Bu yazı türünde sade bir dil kullanılır, olayların derinine inmeden kurgu okura az sözcük kullanılarak yansıtılır.
  • Öykü, tek bir olay etrafında kurgulandığı için kısa bir zaman dönemi anlatılır.
  • Öyküde kurgulanan süreç hızlı bir şekilde anlatılmasından kaynaklı okuyucunun bağlamdan kopmaması ve durumu ya da olayları iyi bir şekilde çözümleyebilmesi için yalın bir dille yoğun bir anlatım vardır.
  • Öykü, kısa bir yazı türü olduğu için olayı ya da durumu anlatırken konuyu uzatmamak adına genellikle gereksiz betimlemelerden uzak durulur.

Öykünün özellikleri nelerdir?

Öykünün Unsurları

Öyküyü oluşturan 5 tane unsur bulunur. Bunlar kişi, olay veya durum, mekân zaman, anlatan kişi olarak belirtebiliriz.

  • Kişi: Öyküde anlatılan durumu ya da olayı yaşayan ve kurguda yer alan insanlardır. Olayların merkezinde bulunan karakterlerin toplumsal ya da bireysel olarak simgelediği değerler vardır. Bu nedenle öykünün en temel unsuru olarak kişiler kabul edilebilir.
  • Olay veya durum: Öyküde yaşanan veya bir olguyu gösteren unsurdur. Bu yazı türünde yaşanan olayın gerçekte yaşanmış ya da yaşanabilecek bir olay olması gerekir. Bununla birlikte öyküde bir olaydan değil de bir durumdan bahsediliyorsa bu durumun olağanüstü bir durum değil var olabilecek bir durum olması gerekir.
  • Mekân: Olayın yaşandığı ya da durumun var olduğu çevre veya alan olarak belirtilebilir. Olayın yaşandığı mekân ya da çevresi, metin kurgusunda yer alan kişilerin sosyolojik ya da psikolojik durumlarının ortaya konmasında kullanılan bir unsur olarak belirtilebilir.
  • Zaman: Öyküde kurgulanan durumun var olduğu ya da olayların yaşandığı vakti belirten unsurdur. Zaman dilimi; an, saat, gün, ay, yıl, mevsim olarak belirtilebilir. Bu yazı türünde zaman genellikle kısa bir zaman dilimini içerir.
  • Anlatan Kişi: Yaşanan olayları ya da mevcut olan durumu yazı içerisinde bize aktaran kişidir. Bizler öyküyü okuduğumuzda yazının içeriğini ondan öğreniriz. Bu kişi yazarın kendisidir. Yazar yaşanan olayı veya olan durumu kendi ağzından anlatabileceği gibi üçüncü bir dil kullanarak da ortaya koyabilir.

Öykünün Bölümleri

Öykünün bölümleri de diğer düz yazı türleri gibi üç kısımdan oluşur. Farklılık olarak bu bölümler için giriş, gelişme, sonuç kavramları yerine serim, düğüm, çözüm kelimeleri kullanılır.

  • Serim: Öykünün giriş kısmı bu kavramla adlandırılır. Bu bölümde yaşanan olayın veya anlatılan durumun var olduğu mekân ya da çevre ile olayı yaşayan veyahut durumdan etkilenen karakterler anlatılır.
  • Düğüm: Öyküde yer alan olayların veya durumun geniş bir biçimde anlatıldığı bölümdür. Olay örgüsü içinde bulunan kavram karşıtlıklarını ifade eden çatışmalar, olaylarla birlikte ortaya çıkan gerilimler veya okuyucuda merak uyandıracak gelişmeler bu bölümde yer alır.
  • Çözüm: Öyküdeki zıtlıklardan kaynaklanacak çatışmaların bittiği, anlatılan olaylar kapsamındaki gerilimlerin sona erdiği, okuyucunun kafasında oluşan merakların son bulduğu bölümdür. Bu bölümde, anlatılanlar bir sonuca bağlanır ve yazı bitirilmiş olur.

Öykünün Bölümleri

Öykü Türleri

Yazarın anlattığı olguya göre öykü farklı şekillerde sınıflandırılır. Öyküler genel olarak; olay öyküleri, durum öyküleri ve modern öyküler olarak çeşitlendirilebilir.

  • Olay Öyküleri: “Klasik olay öyküsü” ve “klasik vak’a öyküsü” olarak da isimlendirilen öykü türüdür. Bu öykülerin temelinde bir ya da birden fazla olay vardır. Olayları anlatan bu hikaye türünde kahramanlar, olay örüntüsü, yer ve zaman yazının içeriğini bozmayacak şekilde planlanır. Bu şekilde okur, yazarın ne yazdığını anlama noktasında bir yorum yapmaya gerek duymaz. Olay öyküsü; serim, düğüm, çözüm bağlamında ilerler. Bu öykü türünün gelişmesine Fransız yazar Guy de Maupassant öncü olmuştur; bu nedenle olay öyküleri, ‘Maupassant Türü Öykü’ olarak da isimlendirilebilmektedir. Türk Edebiyatında bu türün önemli temsilcileri olarak Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin ve Hüseyin Rahmi Gürpınar sayılabilir.
  • Durum Öyküleri: Kesit Öyküsü olarak da adlandırılan bu öykü türünün temelinde bir olay yer almaz. Durum öyküleri olayları merkeze koymak yerine; günlük hayattan yaşanan kesitlerde yer alan karakterlerin arasında geçen konuşmaları, öykünün kahramanlarının psikolojik durumlarını ve yaşadıkları veya var olan durum için ortaya koydukları reaksiyonları temele alır. Okuyucuda heyecan veya merak uyandırmak yerine karakterler yansıtılmaya çalışılır. Bu öykü türünün; Serim, düğüm, çözüm sıralamasında kurgulanmış bir tür olduğunu belirtemeyiz. Öykünün sonunda net bir sonuç değil okuyucunun yorumuna bırakılmış açık uçlu bir sonuç vardır. Bu yazı türünün Dünya üzerinde ilk gerçek temsilcisi Rus yazar Anton Çehov olarak kabul edildiği için bazı yerlerde ‘Çehov Tarzı Hikayeler’ olarak da karşımıza çıkabilmektedir. Durum öykülerinin Türk Edebiyatında önemli temsilcileri içinde Memduh Şevket Esendal, Selim İleri, Tarık Buğra, Sait Faik Abasıyanık’ı sayabiliriz.
  • Modern Öyküler: Günlük hayatta yaşanılan olaylardan edinilen çıkarımların fantastik bir şekilde anlatıldığı öykü türü olarak tanımlanır. 1920’li yıllarda ortaya çıkmış bir öykü türüdür. Bu türün en önemli temsilcisi olarak Praglı yazar Franz Kafka kabul edilir. Türk Edebiyatında ise modern öykünün temsilcisi olarak Haldun Taner’in yer aldığını ifade edebiliriz.

Öykü Türleri

Öyküde Bakış Açısı

Öykülerde yaşanılan olayı veya var olan durumu anlatan yazar, bu anlatımını farklı bakış açılarıyla dile getirebilir. Yazar, üç çeşit bakış açısı ile öykü oluşturabilir. Bunlar; hâkim (ilahi) bakış açısı, kahraman bakış açısı ve gözlemci bakış açısı olarak sınıflandırılır.

  • Hâkim (İlahi / Tanrısal) Bakış Açısı: Olayı anlatan anlatıcının olayların öncesi ve sonrası dahil tüm ayrıntıları bildiği, öyküde var olan kahramanların duygu ve düşüncelerine hâkim olduğu bakış açısıdır. Anlatıcının bu kadar fazla bilgiye sahip olmasından dolayı bu bakış açısı adlandırılırken ‘İlahi’ ya da ‘Tanrısal’ kavramları kullanılmıştır. Bu bakış açısında olaylar anlatılırken ‘üçüncü tekil şahıs’ diğer adıyla ‘o’ ağzıyla anlatım yapılır. Ancak; buradaki üçüncü tekil şahıs, gözlemci olmasından ziyade her şeyin öncesini ve sonrasını bilen bir anlatıcıdır.
  • Kahraman Bakış Açısı: Bu bakış açısı türünde olayı anlatan aynı zamanda olayın merkezinde yer alan kahramandır. Kahraman bakış açısıyla anlatılan olaylarda, ‘birinci tekil şahıs’ yani ‘ben’ vardır. Kahraman, öyküde yer alan olay ya da durumların tamamına hâkim değildir, tüm karakterlerin iç dünyasını bilemez; sadece gördükleri kadarıyla olanları anlatır. 
  • Gözlemci Bakış Açısı: Öyküde yaşanan olaylara ya da duruma tanık olan kişinin anlatımının olduğu bakış açısıdır. Var olan durum ya da olaylar tarafsız bir göz tarafından anlatılır. Olaylara tanıklık eden kişi, olguları gördüğü kadarıyla fotoğraf çeker gibi iletir. Bu nedenle bu bakış açısının yerine ‘Kameraman Bakış Açısı’ kavramı da kullanılabilmektedir. Hâkim bakış açısında olduğu gibi ‘üçüncü tekil şahıs’ olan ‘o’ gözüyle anlatım yapılır. Fakat; gözlemci bakış açısında olayı anlatan, ilahi bakış açısındaki anlatıcı gibi tüm olaylara, karakterlere hâkim bir anlatıcı değildir.

Yazı Türleri Olarak Öykü ve Roman

Öykü ve roman edebi türler olarak birbirlerine yakın türler oldukları gibi aralarında farklılıklar da vardır. Öykü ve romanın benzer yönleri olarak;

  • Anonim olmamaları yani yazarlarının belli olması,
  • Gerçek ya da gerçeğe yakın olayların var olması,
  • Olayların ya da var olan durumun yerinin ve zamanının belli olması,
  • Durum öyküleri haricinde giriş, gelişme, sonuç kısımlarının olması,
  • Kahramanların mucize nitelikteki ya da başka bir deyişle olağanüstü şekilde özellikleri olmayan normal insanlar olması sayılabilir.

İki yazı türü arasındaki farklılıklar ise;

  • Öyküler genellikle kısa uzunluktaki yazı türü olurken romanların uzun olması,
  • Öyküler bir konu üzerinde şekillenirken romanlarda konuların çeşitlendirilebilmesi,
  • Romanda kahramanların çok sayıda olmasına karşın öyküde kahramanların az olması,
  • Öyküde konu kısa bir zaman diliminde geçerken, romanda zaman kavramının uzun dönemi kapsaması,
  • Romanda derin bir şekilde karakter analizi yapılırken öyküde buna gerek duyulmaması olarak sıralanabilir.

Yazı Türleri Olarak Öykü ve Roman

Dünya Edebiyatında Öykü

Başlangıç dönemlerinde roman ve öykü aynı yazı türü olarak kabul görmüştür. 19. yy. itibariyle öykü kendine özgü bir nitelik kazanmıştır. Romantizm ve realizm akımının öykünün yeni bir tür olarak ortaya çıkmasında etkisi büyüktür.

Edebiyatçıların belirledikleri ölçütler baz alındığında Dünya edebiyatındaki ilk öykü Giovanni Boccaccio tarafından yazılmıştır. Boccaccio’nun ‘Decameron Hikayeleri’ adlı eseri Dünya edebiyatının ilk öyküsü kabul edilir.

Öykü türünde eserler veren dünyaca ünlü yazarlar arasında;

  • Guy de Maupassant
  • Anton Çehov
  • Alphonse Daudet
  • Edgar Allan Poe
  • Oscar Wilde sayılabilir.

Türk Edebiyatında Öykü

Modern anlamda öykü, Tanzimat Dönemi itibariyle edebiyatımızda görülmeye başlamıştır. Bu zamana kadar halk hikayeleri gibi türlerde vardır fakat modern anlamda öykü özelliği taşımazlar.

Giritli Aziz Efendi tarafından yazılan ‘Muhayyelat’ modern anlamda yazılmış ilk öykü örneğimiz olarak kabul edilir. Ahmed Mithad Efendi’nin ‘Letâif-i Rivâyât’ eseri de bu dönemde yazılmış önemli bir öykü örneğidir. Samipaşazade Sezai’nin yazmış olduğu ‘Küçük Şeyler’, edebiyatımızdaki modern anlamda yazılmış olan ilk kısa öykü olarak kabul görür. Halid Ziya Uşaklıgil’in yazmış olduğu ‘Bir İzdivacın Tarih-i Muaşakası’ ve ‘Bir Muhtıranın Son Yaprakları’ adlı eserler Avrupaî tarzda yazılmış öykülerin ilkleridir.

Milli Edebiyat Döneminde batıyı anlatımdan çok Anadolu’ya yönelim görülmüştür. Bu dönemin en önemli öykü yazarı olarak Ömer Seyfettin kabul edilir. Yine bu dönemde öykü türünde önemli eserler vermiş yazarlar arasında Memduh Şevket Esendal, Refik Halit Karay, Yakup Kadri Karaosmanoğlu sayılabilir.

1923-1928 yılları arası Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı kapsamında genellikle Cumhuriyet öncesi dönemde yazılmış hikayelerin kitapları basılmıştır. Bu dönemde; Yaşar Nabi Nayır, öykü türüne önem veren yazar olarak ön plana çıkmıştır.

İlginizi çekebilir: Şiir Nedir? Şiirin Özellikleri ve Çeşitleri Nelerdir?

Gazel Nedir, Gazelin Özellikleri Nelerdir?

İlgili yazılar

Yorumlar - Yorum yapmak için tiklayin

YORUM BIRAKIN