Tarih

Truva Atı Nedir? Truva Atının Tarihçesi ve Özellikleri

Truva Atı Nedir? Truva Atının Tarihçesi ve Özellikleri

Truva atı, Truva surlarını geçmek ve kente gizlice girmek amacıyla Odysseus tarafından yaptırılan bir at maketidir. Yaklaşık 10 yıl süren savaşın ardından, askerlerin oldukça yorgun ve halsiz olmaları üzerine, Odysseus tahtadan bir at yapmak istedi. Truva atının yapılmasından sonra Odysseus ile diğer bazı komutanlar bu maketin içine gizlendi ve diğerleri de denize açılarak gemileri Bozcaada’nın arka tarafına, Troyalıların kendilerini göremeyeceği bir şekilde gizlediler. Planın istedikleri gibi yürümesi amacıyla, Akalı bir askeri atın yanında bıraktılar. Akalıların geri çekilmesini fırsat bilen Truvalılar, batı kapısının önünde bulunan tahtadan yapılmış atın yanına gittiler. Tam bu esnada Sinon adlı Akalı bir asker ortaya çıktı ve Yunanlılardan nefret ettiğini, Akalıların kendisini kurban seçtiğini ve bu olay üzerine kaçarak kurtulduğunu söyledi.

Akalı askerin Truva atı hakkındaki düşünceleri şöyleydi; bu at Tanrıça Athena adına kutsal bir sunak amacıyla yapılmıştır. Çok büyük olmasının nedeni, onun dar şehir kapılarından Troyalılar tarafından şehrin içine sokulmasını engellemektir. Akalıların istediği şey, bu atın Troyalılar tarafından yakılıp yıkılmasıdır, böylece Troya üzerine Tanrıça Athena’nın nefreti çekilmiş olacaktır. Akalı askerin söylediklerine inanan ve barışmak isteyen Truvalılar, atı içeriye aldılar. Gece olduğunda barış kutlamaları yapan ve alkolün etkisiyle sızan Truvalılar, atın içerisine gizlenen Akalı askerler tarafından avlanmıştır. Bu sırada Akalı ordusu da Truva surlarına yaklaştı ve şehri tamamen yıktılar.

Truva Atı

Truva Efsanesi ve Truva Atının Tarihçesi

Truva, hem yaşadığımız toprakların geçmişteki bir parçası, hem de günümüzde önemli olan turistik bir kentimizdir. Homeros’un İlyada adlı eserinde bu savaştan bahsedilmeseydi, belki de bugün Truva Atını hiç bilmiyor olacaktık. Truva savaşı, bazı kaynaklara göre batı ile doğu arasındaki ilk büyük savaş niteliğindedir. Truva, Akalar tarafından 9 yıl boyunca kuşatılmış, Truva’nın bütün zenginlikleri yağmalanmış, kent güçsüz bırakılmış ve kendi komutanları zenginleştirilmiştir. Onuncu yılda başlayan savaşın sonunda ise kazanan bir taraf olmayınca, Akalar tarafından Truva Atı yapılmış ve Truva’nın önünde bırakılmıştır. Truvalılar Akaların verdiği bu hediyeyi çok beğenip şehre soktuklarında ise, kendilerini bekleyen tehlikeden haberleri yoktu; atın içerisine gizlenen Akalı askerler, gece saatlerinde dışarıya çıkarak tüm şehri ele geçireceklerdi. Milattan önce 1180’li yıllarda yaşandığı tahmin edilen bu en büyük doğu-batı harbi, milattan 2000 yıl sonra da aynı topraklarda sürdüğüne göre, savaşın tamamen bittiğini söylemek Homeros’a haksızlık olacaktır.

Truva Atı Nedir?

Günümüzden yaklaşık 3200 yıl evvel, Çanakkale Boğazı’nın yakınlarında Troya adlı bir kent vardı. Bu kentte yaşayan barışsever, ancak bir o kadar da cesur halk, Priamos’un (Troya Kralı) yönetiminde uzun yıllar boyunca barış içinde huzurlu bir yaşam sürmüşlerdir. Bu mutluluğu onlara çok gören ya da kıskanan Tanrılar (inandıkları tanrılar), Troyalıların başına bir bela sarmaya karar verdiler. Kral Priamos’un eşi Hekabe, bir gece çok kötü bir rüya gördü. Gördüğü rüyada, karnından ateşler çıkıyor ve ateşin dumanı tüm Troya surlarını sarıyordu. Hekabe, gördüğü rüyayı önce kocasına, ardından da bir kahine anlattı. Kahinin rüyayı değerlendirmesi şöyleydi; Hekabe, hamileydi ve doğuracağı çocuk ileride Troyalıların başına çok büyük dertler açacaktı. Kahine göre bebek doğar doğmaz infaz edilmeliydi. Kral Priamos, bu durum üzerine çocuk dünyaya geldikten sonra bebeği öldürmek için bir adamına görev verdi. Yeni doğmuş, günahsız ve savunmasız bir bebeği infaz edemeyen bu görevli, çocuğu o dönemdeki adı İDA olan Kazdağı’na götürerek bir ormana bıraktı ve yabani hayvanlar onu nasıl olsa öldürür diye düşündü. Ormana terk edilen bebeği bir çoban buldu ve bu çocuk (Paris) gerçekten ilerde Troyalıların başına büyük bela olacaktı.

Truva

Truva Savaşı ve Truva Atının Yapılması

Tanrıların yaşadığına inanılan Olympos dağında, ilginç bir kargaşa patlak verdi. Deniz perisi Thetis ile Kral Peleus’un evlenme törenine, huzursuzluk çıkartacağı gerekçesiyle kavga tanrıçası Eris davet edilmedi ve bu durumu kendine yediremeyen Eris intikam almaya karar verdi. Altından bir elmanın üzerine “en güzele” yazarak, törenin yapıldığı salonun ortasına bıraktı. Tüm tanrıçaların bu elmaya sahip olmak istemeleri üzerine büyük tartışmalar yaşandı. Tartışma ve çekişmelerin sonunda 3 büyük tanrıçanın dışında kalanlar geri çekildi; zeka tanrıçası Pallas Athena, aşk tanrıçası Afrodit ve kudret tanrıçası Hera elmayı ele geçirmekte ısrar ettiler. Bunun üzerine her üçü tanrı Zeus’un huzuruna gittiler ve kendisinin hakemlik yapmasını istediler. Tanrıçaların hiç birini küstürmek istemeyen baba tanrı Zeus, bir siyasetçi gibi davranarak bu işlerden anlamadığını ifade etti. Zeus’un esas amacı ise, böyle bir belayı Olympos’tan uzaklaştırmaktı. Tanrıçaların Olympos’un huzurunu kaçıracaklarını fark ettiği için, hakemliğin bir ölümlü tarafından yapılması gerektiğini söyledi. Tanrıların babası “gidin” diye bağırdı ve ekledi “Irmakları bol olan İda dağına gidin, orada Paris adlı Troyalı bir prens yaşıyor. Bu işlerden en iyi anlayan kişi odur.”

Tanrıçalar, Zeus’un söyledikleri üzerine o esnada basit bir çoban olan Paris’in yanına gittiler. Paris ise bu sıralarda Oinone adlı bir nemf (Yunan mitolojisine göre, denizi ve yeri dolduran sayısız çokluktaki dişi, tanrısal varlık) ile birlikte yaşıyordu. Altın elmaya sahip olmak isteyen Hera, Paris’e bütün Asya kıtasını önerirken, Athena altın elma karşılığında savaşlarda yenilmezliği ve çok büyük bir bilgeliği vaat etti. Afrodit ise dünyanın en güzel kadını, Aka Kral’ı Menelaos’un karısını (Helen) vaat etti. Bunun üzerine Paris altın elmayı Afrodit’e verdi ve onun yardımı ile davetli olarak katıldığı bir gün Helen’i kaçırdı. Truva savaşı, işte bu olay üzerine başlamıştır.

Truva Türkiye

Paris’in Akalı Menalaos’un karısı Helen’e duyduğu aşk, hem ülkesinin hem de kendisinin sonunu hazırlayacaktı. Kendisinden nefret edenlerin ve düşman olanların arasında Hera ile Athena’da vardı, böylece tanrılar da savaşa dahil oldu. Paris’in Helen’e aşık olması ve onu kaçırması sonucunda Yunanistan Krallıkları ile Truva arasında yapılan savaş tam 10 yıl sürmüştür. Kazanan taraf bazen değişse de, savaşın kesin bir galibi olmadı. Sonunda Odysseus’un planladığı, içerisine saklanmış askerlerin olduğu Truva Atı şehre alındı. Tahta atın içine gizlenen askerler, gece geç saatlerde kapıları açtılar ve Yunan ordusunun şehre girmesini sağladılar. Çatışma sırasında Yunan savaşçı Aşil’i okla vurarak öldüren Paris, rivayete göre Herakles’in okunun omzunu sıyırması, ancak Hera’nın kanı olarak bilinen oktaki zehrin vücuduna yayılması nedeniyle ölmüştür.

İlgili yazılar

Yorumlar - Yorum yapmak için tiklayin

YORUM BIRAKIN