Sağlık

Mineral Nedir, Mineraller Nasıl Meydana Gelir, Faydaları Nelerdir?

Mineral Nedir, Mineraller Nasıl Meydana Gelir, Faydaları Nelerdir?

Başlıklar

Doğada yaygın bir şekilde bulunan inorganik maddelere Mineral adı verilmektedir. Mineraller vücudun %4’ lük bir bölümünü oluştururlar ve vücut sıvılarının, sağlıklı sinir işlevlerinin, kan ve kemiklerin oluşumu ile kas gücünün düzenlenmesinde önemli rol oynarlar. İyi bir kemik yapısı oluşturmaktan, enzimleri etkinleştirmeye, kimyasal reaksiyonları harekete geçirmekten, sağlıklı beyin fonksiyonları oluşturmaya kadar birçok görevi yerine getirirler. Vitaminlerden farklı olarak mineraller, inorganik oluşumlardır. Mineral tuzları, kaya ve taş parçalarının erozyona uğramasıyla uzun yıllar içinde kum ve toz haline gelerek toprağa karışırlar. Bu toprak üzerindeki bitkilerle beslenen canlılar, doğal olarak mineralleri almış olur.

Mineraller Nasıl Oluşur?

Mineraller doğal yollarla oluşmaktadır. Deneysel olarak yürütülen incelemelerde gözlemlendiği üzere, belirli bir basınç ve sıcaklık altında, ortamın kimyasal durumuna bağlı olarak oluşurlar. Mineraller belli bir kimyasal bileşime sahiptir. Her mineral kimyasal bir formülle ifade edilmektedir. Bu formüller ise genellikle sabit olur. Çok nadir olarak saf elementler (Bakır, altın, gümüş vb.) halinde oluşan mineraller, yeryüzünde meydana gelen fizikokimyasal olayların ürünüdür.

Minerallerin Sağlık Açısından Önemi Nedir?

  • Vücutta bulunan farklı minerallerin oranları, vücudun kimyasal dengesini sürdürebilmesine imkan sağlar. Vücuttaki her mineralin bir diğeri üzerinde etkisi vardır. Bu yüzden bir mineralin dengesi bozulursa, diğer minerallerde bu durumdan etkilenir. İşte bu dengesizliğin mutlaka giderilmesi gerekir. Aksi halde, hastalıklar ortaya çıkabilir.
  • Vücudumuzda bulunan vitaminler, minerallerin yardımı olmadan işlev gösteremez ve bu nedenle mineral eksikliği, vücut için vitamin eksikliğinden daha zarar verici bir durumdur.
  • Mineral, vücut yoluyla üretilmediği için besinler vasıtasıyla alınması gerekir. Besinlerin dışında, takviye olarak da mineraller alınabilir. Gıda takviyesi halinde kullanılan desteklerin büyük bir bölümünde, mineral ve vitamin çeşitleri birlikte formüle edilmiştir.
  • İnsan vücudu, minerallerin emilime hazır olması için onları sindirim sisteminde şelat edilmiş bir hale dönüştürür. Buna rağmen, birçok insanda bu durum olması gerektiği gibi çalışmaz ve mineraller emilemez. Bundan dolayı, emilim olayını 10 kat daha fazla yükseltebilen mineralleri kullanmak daha doğru olabilir.

Minerallerin Faydaları Nelerdir?

İnsan vücudu, günlük olarak ortalama 100 mikrogram minerale ihtiyaç duyar. Bu oranın altında olma durumuna makro-mineral adı verilmektedir. Sodyum, kalsiyum, potasyum, magnezyum ve fosfor makro-mineral, demir, çinko, selenyum, bakır, sülfür, bor, germanyum, brom, molibden, iyot ve vanadyum ise mineral olarak isimlendirilir. Tüm mineraller ince bağırsaktan emilmekte, değişik yollara taşınmakta ve depolanmaktadır. Bunların bazısı gerekli hücrelerde kullanılır, fazlası ise idrar yoluyla dışarıya atılır.

Mineraller

Mineral Çeşitleri

Demir; Kandaki oksijenin dokulara taşınmasını sağlar. Vücutta meydana gelen karbondioksitin akciğerlere taşınması ve solunum yoluyla dışarı atılmasında rol oynar. Enerji üretimi, sağlıklı bağışıklık sistemi ve büyüme için gereklidir.

Demir en çok kırmızı et, balık eti, tavuk eti, yumurta, kuru baklagiller, kuru meyveler, semiz otu, bezelye ve ıspanak gibi gıdalarda bulunur. Günlük olarak demir ihtiyacı erkeklerde 8 ve kadınlarda ise 18 mg’ dır. İnsan vücudunda demir eksikliğinden dolayı kansızlık, kalp çarpıntısı, halsizlik, zihinsel işlevlerde noksanlık ve saç dökülmesi gibi vakalar görülür.

Potasyum; Dokuların ve hücrelerin düzgün olarak çalışmasında görev alırlar. Sodyum mineraliyle birlikte vücudun sıvı dengesini kontrol etmektedir. Vücuttaki hücreler ve sıvılar arasında, normal su dengesi için oldukça gereklidir. Aynı zamanda glikozu glikojene dönüştürür. Alkali-asit dengesinin muhafaza edilmesinde de rolü vardır. Düzenli bir kalp ritmi ve sağlıklı sinir sistemi için önemlidir.

Et, balık, süt ve süt ürünleri, muz, avokado, şeftali, kayısı, kiraz, incir, hurma ve patates gibi besinlerde bulunur. Potasyumun günlük ihtiyaç oranı yetişkinlerde 2 ile 4 gram arasıdır. İnsan vücudunda yeteri kadar Potasyum olmazsa; kaslarda yorgunluk, tansiyon düşüklüğü, halsizlik, düşük kalp ritmi, aşırı cilt kuruluğu ve vücutta sıvı birikimi gibi durumlar yaşanır.

Kalsiyum; Dişlerde ve kemiklerde, fosforla beraber kalsiyum fosfat olarak bulunur. Sağlıklı bir diş ve diş etleri ile kemikler için gereklidir. Kanın pıhtılaşması, normal kan basıncının sağlanması, sinirsel mesajların iletilmesi ve kasların hareketinde görev alır. Yoğurt, peynir, süt, yumurta sarısı, kuru incir ve kayısı, şalgam, pekmez, yağlı tohumlar ve kuru baklagil Kalsiyum içermektedir.

İnsan vücudunda kalsiyum eksikliği sonucu; kemiklerde zayıflık, tırnaklarda kırılma, eklem ağrıları, kalp çarpıntısı, diş çürümesi ve yüksek tansiyon gibi durumlar ortaya çıkabilir. Günlük olarak yetişkinler için 1000 mg, hamile kadınlar içinse 1300 mg kalsiyum alınmalıdır.

Fosfor; Diş ve kemik oluşumu, enerji üretimi, hücre büyümesi, kalp kasının kasılması, böbrek fonksiyonları, kas ve sinir hareketleri için gerekli olan bir mineraldir. Fosfor, vücut sıvılarının asit’ e dönüşümünü engeller. Bu mineralin günlük ihtiyaç oranı ise, 800 ile 1200 mg’ dır.

Fosfor daha çok süt, yumurta, et, tavuk, tahıllar, yağlı tohumlar ve kuru baklagillerde bulunur. İnsan vücudunda fosfor eksikliğinden dolayı; bedensel ve ruhsal güçsüzlük, böbrek yetmezliği, kaslarda yorgunluk ve bağırsak sorunları oluşabilir. Çocuklarda ise dişlerin daha geç çıkmasına sebebiyet verir.

Çinko; Bu mineral, kanda, prostatta, alyuvarlarda, pankreasta, karaciğerde ve bazı kaslarda yer alır. Hücresel bağışıklığın oluşmasında, üreme organlarının gelişmesinde, prostat bezinin işlevini yerine getirmesinde, koku ve tatları algılamada ve yaraların iyileşmesinde önemli rol oynar.

Çinko ihtiyacı, erkekler için günde 15 mg ve kadınlar için 12 mg olmaktadır. Karaciğer, et, yumurta sarısı, ayçiçeği, yağlı tohumlar ve baklagillerde Çinko bulunur. Çinko eksikliği sonucu; büyümede eksiklik, koku ve tat algılamada bozukluk, tırnaklarda incelme, yaraların düzelmesinde gecikme ve hastalıklara karşı dirençsizlik gibi sağlık sorunları ortaya çıkar.

Mineral

Krom; Yağ ve protein sentezi ile kolesterol için önemlidir. Görevi, kan şekeri düzeyinin sabit kalmasını sağlamaktır. Günlük krom ihtiyacı 50 ile 200 mcg’dir. Vücuttaki krom eksikliğinin sonucu olarak; şekere karşı tolerans bozulması, huzursuzluk, yorgunluk, sık idrar yapma, sık susama ve kilo kaybı gibi durumlar ortaya çıkar.

Kromun bulunduğu besinler ise, brokoli, elma, muz, çavdar ekmeği, patates, yumurta, mantar, koyun eti, tavuk ve meyan köküdür.

Magzenyum; Vücudun metabolik fonksiyonlarının 300’den daha fazlası için gereklidir. Bu mineral olmadan vücutta enerji dönüşümü de olmaz. Hücre çoğalması, protein yapımı, kaslar ve sinir iletisi için oldukça önemlidir. Potasyum ve kalsiyumun bağırsak yoluyla emilmesine yardımcı olurlar. Ayrıca, insülin hormonunun salgılanmasını da arttırır.

Magnezyum eksikliğinde; sinirlilik, depresyon, zihinsel gerileme, iştahsızlık, kas kasılmaları, kulak uğuldaması, uykusuzluk ve kalp ritminde bozukluklar gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle badem, fıstık, ceviz, fındık, tahıllar, kuru baklagiller, kuru incir, hurma, ıspanak, avokado, muz, maydanoz ve marul gibi gıdaların tüketilmesi gerekir. Yetişkinler için günlük Magnezyum ihtiyacı ortalama olarak 280 ile 350 mg arasıdır.

İyot; Tiroit hormonlarının yapımında görev alırlar. Vücudun gelişmesinde, büyümesinde ve üreme sisteminin olgunlaşması için tiroksin denilen hormonun üretilmesinde önemli bir rolü vardır. Fosfor ve kalsiyum kullanımına yardımcı olarak, tırnak, cilt, saç ve kemiklerin sağlıklı olmasına yardımcıdır.

Vücudun günlük iyot ihtiyacı 150 mikrogram (mcg) kadardır. Deniz ürünlerinde, iyotlu tuzda, kuşkonmazda, deniz yosununda, sarımsak ve şalgamda bulunur. İyotun vücutta eksik olması durumunda, zihinsel gerilik, kalp atışlarında zayıflık, guatr, kuru cilt ve kabızlık gibi vakalar oluşabilir.

İlgili yazılar

Yorumlar - Yorum yapmak için tiklayin

YORUM BIRAKIN