Tarih

Kutadgu Bilig Nedir? Konusu ve Özellikleri Nelerdir? Yazarı Kimdir?

Kutadgu Bilig Nedir? Konusu ve Özellikleri Nelerdir? Yazarı Kimdir?

Başlıklar

Kutadgu Bilig

Türk edebiyatı tarih boyunca çok köklü eserler vermiştir. Özellikle İslamiyet ile tanıştıktan sonra Türk edebiyatı adeta yeni bir dönem başlatmış ve gelenek ile dini harmanlayarak eşsiz eserler ortaya koymuştur. İslamiyet’le tanıştıktan sonra Türk edebiyatında yazılan ilk eser ise Yusuf Has Hacib tarafından yazılan Kutadgu Bilig adlı eserdir. Kendi dönemine göre oldukça eşsiz bir eser olmasının sebebi ise kullandığı alegorik dilin daha önce az rastlanır bir dil olmasıdır. Siyaset ve yaşam ile ilgili anekdotların sembolik bir dille yazıldığı eser yazılı Türk edebiyatının kilometre taşlarından biridir. Hem yazıldığı dönemde hem de günümüzde anlatılan birçok mevzu geçerliliğini korumaktadır. Bu nedenle son yıllarda Kutadgu Bilig’e olan ilgi bir hayli artmıştır. Hem akademik çalışmalarda hem de eğitim öğretimde çokça başvurulan bir eserdir.

Kutadgu Bilig

Kutadgu Bilig’in Yazıldığı Dönem Siyaseti ve Coğrafyası

Sekizinci yüzyıldan itibaren Türkler toplu olarak İslamiyet’i kabul etmeye başladı. Bu yeni dine geçiş sürecinin büyük oranda müsebbibi Araplar ve gaza faaliyetleridir. Zaten hali hazırda Türklerin sahip olduğu Gök tanrı inancı ile tek tanrılı İslamiyet inancı birçok ortak nokta barındırmaktaydı. Bu nedenle Türklerin İslamiyet’i seçmesi kolay oldu denilebilir.

Arap milleti İslamiyet ile beraber hızlı bir yazın faaliyeti içerisine girdi. Edebiyatta fazlaca eser verilmeye ve İslami motifler bu eserlere yerleştirilmeye başlandı. Türkler İslamiyet inancına geçtikten sonra din gibi edebiyat konusunda da Araplardan etkilendi. Kutadgu Bilig işte bu etkilenmenin ürünüdür. Bünyesinde Arap nazım birimi ve ölçü birimleri barındırmakla beraber isimlendirme ve terminolojide öz Türkçe kullanmıştır. Birçok dinsel terim için eski inancın terimleri kullanılmıştır. Bu yönüyle şekil itibariyle Arap, içerik itibariyle Türk motifleri mevcuttur denilebilir.

İtil Bulgarlarından sonra İslamiyet’i seçen Karahanlılar maveraünnehir bölgesinde siyasi birliğini sağlamış bir Türk devletiydi. Talas savaşının öncesinden beri süre gelen Müslümanlarla ilişkiler bu devlet döneminde daha da artmıştır. Haliyle İslam etkisi devletin her alanında hissedilmiştir. Türkistan bölgesinde ilmi ve fenni faaliyetler İslamiyet’in kabulüyle hız kazanmış ve her alanda hem Grek hem de Arap standartları yakalanmıştır. Yusuf Has Hacib işte böyle bir dönemde eserini kaleme almış ve dönemin Karahanlı hükümdarına sunmuştur. Unvanı olan has hacibliği de bu olaydan sonra kazanmıştır. Kendi coğrafyasında hemen hemen Divanı Lügati Türk ile aynı dönemde yazılmış olsa da iki eserde de birbirlerinden haberdar olmadıkları ortadadır.

Bu dönemle beraber Türkistan’da ilim faaliyetleri hız kazanmış tüm ücra köşelere medreseler mektepler ilim merkezleri açılmıştır.

Kutadgu Bilig’in Form ve Biçim Özellikleri

Kutadgu Bilig Türk edebiyatında ilkleri başlatmış bir eserdir. İslamiyet sonrası yazılan ilk eser olması bunun kanıtıdır. Ayrıca aynı zamanda siyasetname türünde yazılan ilk Türkçe eserdir. Siyasetnameler devlet mekanizmasını ve hükümdar ahvalinin olması gerektiği halini anlatan eserlerdir. Bu yönüyle Kutadgu Bilig’in bir siyasetnameden aşağı kalır yanı yoktur.

Eser bir mesnevi türüdür. Haliyle nazım şeklinde yazılmıştır. Mesnevilerin en belirgin özellikleri hacimli olmaları ve çok fazla beyit içermeleridir. Kutadgu Bilig bu özelliklere uymaktadır. Eserde nazım birimi beyit olduğu için kafiye kullanılmıştır. Ayrıca aruz vezniyle yazılmıştır. Bu yönüyle Arap etkisinin esere sirayet ettiği söylenebilir. Çünkü aruz Arap şiirlerinde kullanılmak üzere keşfedilmiş bir ölçüdür. Aruzun feulün feulün feulün feul ölçüsünde yazılmıştır. Henüz erken bir dönem olmasına rağmen yazar kendisine ve toplumuna yeni tesir etmeye başlayan bu özellikleri eserine çok iyi yansıtmıştır. Bu sayede yıllar sonra bile tutarlı ve doğrucu yanının sahiplenilmesinde şairane etkiyi korumuştur.

Eserde toplam 6645 beyit bulunmaktadır. Bu yönüyle mesnevi türünün gerekliliklerini yerine getirmektedir. Bu beyitlerin büyük kısmı eseri meydana getirirken bir kısmı Yusuf Has Hacib’in kendisine öğütleri ve büyüklere övgüleri konusunda yazılmıştır.

Eser yaklaşık olarak seksen sekiz babdan oluşmaktadır ve buna ekler kısmı da dahildir. Her bir bab farklı bir konuyu ele almaktadır. Sistematik bir sıra gözetilmiş olup konu bütünlüğüne bağlı kalınmıştır. Eserde eski Türkçe kullanılmıştır. Eski Türkçeden kasıt Karahanlı Türkçesidir. Bunun sebebi yazarın Karahanlı sınırları içinde doğup büyümesinin yanı sıra esrini sunduğu kişinin Karahanlı hükümdarı olmasıdır. O dönem için eserin Türkçe yazılması doğaldır çünkü henüz Arapça ve Farsça tam anlamıyla Türk diline etki etmemiştir. Bu nedenle yazar çok az yabancı kelime kullanmıştır. Terminoloji dahi Türkçe kelimelerle kurulmuştur.

Kutadgu Bilig’in Form ve Biçim Özellikleri

Kutadgu Bilig’in İçeriği ve Konusu

Eser klasik bir İslam eseri gibi Tevhit bölümüyle başlar. Bu bölümde yazar tanrı ve birlik inancı hakkında övgüler düzer. Daha sonra naat bölümü yazılmıştır ki bu bölüm İslam peygamberinin hususi ve dini kişiliğinin övüldüğü bölümdür. Hiyerarşik olarak sıralanan övgü bölümünde bir sonraki kısım dört büyük halife için ayrılmıştır. Ebubekir, Ömer, Osman, Ali halifeliği İslam’ın henüz erken sayılabileceği bu bölgelerde dahi saygı görmektedir. Asıl önemli kısım yani eserin yazılma amacı olan hükümdara sunma kısmı tüm bunlardan sonra gelir. Yusuf Has Hacib eserini Karahanlı hükümdarı Tavgaç Uluğ Buğra Han’a sunmuştur. Sunuş bölümünde bu hükümdara methiyeler düzer. Bu kısım aynı zamanda eserin yazılma amacının anlatıldığı kısımdır.

Kutadgu Bilig’in mukaddime kısımlarından sonra ilk kısmı insanoğlunun aklı ve hitabeti hakkında bir girizgahla başlar. Bu bablarda insanoğlunun kendisine bahşedilen bu özelliklerini kullanmada ne kadar faydalı davranıp davranmadığı yazar. Tüm bu bablardan sonra eserin omurgasını oluşturan dört ana sembolün diyalog ve hikayelerinin anlatıldığı bablar başlar. Yazar eserini kaleme alırken direkt olarak söylendiğinde etki bırakmayacak fikirlerini süslü ve sembolik bir hava yaratarak daha tesirli bir anlatmıştır. Bu nedenle Türk edebiyatında sembolizmin ve alegorinin öncüsüdür diyebiliriz. Bu dört ana sembol ve temsil ettiği değerler şu şekildedir;

  • Kün Togdı, adaletin sembolüdür ve hükümdarı temsil eder.
  • Ay Toldı, devletin ve refah ile saadetin sembolüdür. Temsil ettiği kişi ise vezirdir.
  • Ögdülmüş, aklın sembolüdür ve vezirin oğludur.
  • Odgurmış, ölüm ve akıbeti temsil etmektedir. Gerçekte ise derviştir.

Bu dört unsur Kutadgu Bilig’in esasıdır. Tüm beyitler bunların etrafında şekillenir. Yazar burada devlet ricaline hem fikri hem de ahlaki öğütlerini üstü kapalı bir şekilde vermektedir. Eserde alegorinin bolca kullanılması esere mistik bir hava katmıştır. Bu sayede merak uyandıran bir yapısı vardır. Bu dört ana unsur sadece siyasi olarak değil sosyal olarak da ele alınmalıdır. Çünkü eserde kişisel ahlak ve toplum üzerinde de sık sık tespitler yapılmaktadır.

Eserde bu dört kişinin dışında olay örgüsüne dahil olan hacib, küsemiş, hizmetçi oğlan, elçi yumuşçı, kumaru gibi yan karakterler de bulunmaktadır. Bir bütünlük oluşturması açısından olay örgüsüne dikkat edilmiştir.

Kutadgu Bilig’in İçeriği ve Konusu

Eserde bu dört sembol diyalog, münazara ve sohbetler ile iletişim halindedir. Bu yönüyle bir dram özelliği göstermektedir. Her karakterin hem artı yönleri hem de eksi yönleri tüm çıplaklığıyla ele alınmıştır. Bu konuşmalardan dönem fikriyatını ve düşünce yapısını çıkarabildiğimiz gibi bolca felsefe ve akıl yürütme diyaloglarına da rastlamaktayız. Hem öteki dünya hem de bu dünya eserde ele alınmıştır. İki dünyada da iyi ve dürüst olmak için dört ana sembolün en iyi şekilde işlemesi gerekir.

Ögdülmiş, kitapta vezirin oğlu olarak hem hükümdarın hem de dervişin dikkatini çeker ve zamanla yükselir. O, düşünce yapısı itibariyle Türk devlet teşkilatının akılcı felsefesini temsil etmektedir. Eserde devlet ricalinin ve bürokrasinin işleri hakkında olması gerekenler dile getirilmiştir. Her devlet görevlisinin işini nasıl yapması gerektiğine değinilmiştir. İlerleyen bölümlerde hükümdar anlayışı daha net ortaya çıkmaktadır. Yazara göre hükümdar bünyesinde biraz da olsa zahitlik barındırmalıdır ve devlet işlerinde iyiliği dürüstlüğü ön planda tutmalıdır.

Eserde gündelik hayatla ilgili dönem örf ve geleneğini yansıtan bablar da bulunmaktadır. Örneğin ziyaret etme usulü, çiftçilik ve hayvancılık, evlilik müessesesi, şairlik ve büyücülük, doktorluk ve yol göstericilik hakkında bazı beyitlerde öğütler verilmiştir.

Bu dört ana unsur etrafında şekillenen kısım 6425. beyite kadar gelir. Bundan sonrası yazarın kendi dönemindeki usulsüzlükleri anlattığı bölümdür. Bu usulsüzlükleri olmasını hayal ettiği düzenle kıyaslar ve nasihatler verir. Bolca şikâyet ve sitem barındıran bu kısım dönem ruhunu anlamamızda bize yardımcı olmaktadır.

Son kısımda ise eserin yazılış yılı, süresi ve mahiyeti hakkında bilgiler verip dua ile kapanışı yapar. Yazar hakkındaki çoğu bilgimiz de bu kısımdan gelmektedir.

Kutadgu Bilig’in Yazarı Kimdir?

Kutadgu Bilig’in Anlamı

Kutadgu Bilig Karahanlı Türkçesiyle yazıldığı için ismi de aynı dilden gelmektedir. Anlam olarak henüz tam bir fikir birliği sağlanmış değildir. Zira henüz isimde geçen kut kelimesinin ne maksatla kullanıldığı çözümlenmemiştir. Buna rağmen doğruya en yakın olduğu düşünülen birtakım isimler akademice dillendirilmektedir. Bu manalar şu şekildedir;

  • En çok referans alınan düşünce anlamın mutluluk veren bilgi olduğu düşüncesidir. Burada kut kelimesi mutluluk minvalinde ele alınmıştır.
  • Bir diğer önemli düşünce ise mutluluk yerine siyasi güç veren bilgi anlamına geldiği yönündedir.

Her iki düşünce de kelime özelinde ele alındığında doğruluk payı içermektedir. Fakat hem isme hem de esere bütüncül bir gözle baktığımız vakit birinci düşüncenin doğruluk payı daha yüksek çıkmaktadır. Bunun sebebi ise eserin siyasi bir eser olmasının yanı sıra hem toplum hem de devlet yapısı hakkında birçok farklı alanda söylemler içermesidir. Yani esere salt siyasetname gözüyle bakmamamız gerektiği için mutluluk veren bilgi söylemi daha doğrudur.

Yusuf Has Hacib ve Eserini Yazma Amacı

Yazar hakkındaki bilgilerimiz oldukça sınırlıdır. Kendisi hakkında sahip olduğumuz malumatın büyük çoğunluğu eserinin son kısmındaki bilgilerden ve daha sonra neşredilen yazmalardan gelmektedir. Bilindiği kadarıyla kendisi Karahanlılar sınırları içerisindeki Balasagun şehrinde dünyaya gelmiştir. Burada yetişmiş ve eğitim görmüştür. Soylu bir ailede dünyaya geldiği için ilim adına gerekli olan tüm donanıma sahipti. Esrini Balasagun’dayken yazmaya karar vermiştir. Fakat tamamlanması Kaşgar’da mümkün olmuştur. Tam olarak on sekiz ay süren yazım sürecinin sonunda eserin Karahanlı hükümdarı Tavgaç Uluğ Buğra Han’a sunmuştur. Hükümdar eseri çok beğendiği için Yusuf’u mükafatlandırmıştır ve ona has haciblik makamını vermiştir. Hacib perde manasına gelmektedir. O dönem hükümdarlar elçilerle görüşmelerini bir tül veya perde benzeri bir örtünün arkasından yapmaktaydı. Bu sayede suretlerini gizleyerek ulaşılmaz havası vermeye çalışıyorlardı. Yusuf’a verilen has haciblik makamının görevi ise bu görüşmeler esnasında orada bulunup perdeyi açıp kapatma işlerini yapmaktır. Bu iş sanılanın aksine ağırlığı olan ve hükümdara yakınlık barındıran bir iştir. O nedenle son derece önemlidir.

Yazarın yaşamı hakkında sahip olduğumuz bilgilerin sınırlı olması bazı konulara şüpheyle yaklaşılmasını gerektirmektedir. Doğum tarihini kendi eserinden yola çıkarak 1019 yılı olarak tespit etmekteyiz. Eserini hükümdara 1070 yılında sunmuştur. Ölümü hakkında elimizde herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

Yusuf Has Hacib ve Eserini Yazma Amacı

Kutadgu Bilig’in Unutuluşu, Nüshaları ve Yeniden Keşfi

Eser yazıldığı dönem için ne denli yankı uyandırdı bilinmiyor. Fakat saray erbabınca takdir edildiği yazara bağışlanan makamdan belli olmaktadır. Eser aralıklarla iki defa neşredilmiştir fakat bunlar da çok fazla ses getirmemiştir. Ayrıca fazla özen gösterilmemiştir.

Bugün bilinen üç nüshası bulunmaktadır ve üçü de doğu memleketlerindedir. Bu üç nüsha şöyledir;

  • Fergana nüshası; bu nüsha 1913 yılında Zeki Velidi Togan tarafından Fergana’da özel bir kütüphanede bulunmuştur. Günümüzde Taşkent şehrinde bulunmaktadır ve Arap alfabesiyle yazılmıştır.
  • Kahire nüshası; 1896 yılında Kahire’de bulunmuştur. Günümüzde hala aynı yerdedir ve Arap alfabesiyle yazılmıştır.
  • Herat nüshası; 1796 yılında İstanbul’da bulunmuştur. O dönem bir şarkiyatçı tarafından satın alınarak Viyana’ya götürülmüştür. Bu nüshanın diğer ikisinden farklı olarak Uygur alfabesiyle yazıldığı bilinmektedir.

Eserin bilim çevrelerine tanıtılması yaklaşık olarak 1825 yılına denk gelmektedir. Pierre Amedee Emilien Jaubert tarafından yeniden keşfedilen eser uzun yıllar bilim dünyasını meşgul etmiştir. Eser nüshaların birbirleriyle karşılaştırılmalarından sonra 1900 ve 1910 yıllarında iki kısım olarak neşredilmiştir. Eserin her üç nüshası da Türk Dil Kurumu tarafından hem tıpkı basım hem de çeviri şekliyle Türkçeye kazandırılmıştır.

İlginizi çekebilir: Atabetül Hakayık Nedir? Konusu ve Özellikleri Nelerdir? Yazarı Kimdir?

İlgili yazılar

Yorumlar - Yorum yapmak için tiklayin

YORUM BIRAKIN