Ekonomi

Devalüasyon Nedir? Nedenleri, Olumlu ve Olumsuz Etkileri Nelerdir?

Devalüasyon Nedir? Nedenleri, Olumlu ve Olumsuz Etkileri Nelerdir?

Başlıklar

Devalüasyon Nedir?

Para politikası aracı olarak devalüasyonun ülkeler tarafından neden ve nasıl kullanıldığını detaylı incelemek için öncelikle devalüasyon nedir sorusuna cevap vermek gerekmektedir. Devalüasyon, sabit kur ya da yarı sabit kur sistemi içinde yer alan ülkelerin başvurdukları bir para politikası aracıdır. Bu araç, ulusal otoriteler tarafından kullanılarak ilgili ülkenin resmi para biriminin, diğer ülke veya ülkelerin resmi para birimleri karşısında değeri düşürülmektedir.

Devalüasyon aracına hükümet veya merkez bankası başvurabilmektedir. Fakat bu para politikası aracının olumlu etkileri olduğu kadar olumsuz etkileri de bulunmaktadır. Devalüasyon kolaylıkla başvurulan sıradan bir para politikası aracı değildir. Bu sebeple, ilgili ülke otoritelerinin detaylı bir değerlendirme sonucunda bu aracı kullanıp kullanmayacağına karar vermesi gerekmektedir. Devalüasyon aracına başvurmadan önce çeşitli unsurların dikkate alınması ve hesaba katılması gerekmektedir. İlgili ulusal otoritelerin sosyal, ekonomik, siyasi hatta psikolojik faktörler üzerinde düşünmesi gerekir. Devalüasyon ile yapılmak istenenin tam tersi durum ise revalüasyon olarak adlandırılmaktadır. Fakat her iki aracın kullanılmasında temel nokta kur rejimidir. Devalüasyon ve dolayısıyla revalüasyon araçlarına ancak sabit kur rejimini uygulayan ülkeler tarafından başvurulabilir.

Devalüasyon Nedir?

Devalüasyon Nedenleri

Devalüasyonu kullanmanın en öncelikli sebebi, ticaret açığı ile ilgili olmaktadır. Eğer bir ülke ticaret açığı veriyorsa bunu dengelemek için parasının değerini döviz karşısında düşürmeyi tercih edebilmektedir. Devalüasyon kullanılarak ulusal para birimin değeri döviz karşısında düşürülür ve böylece ihraç edilecek ürünlerin fiyatı küresel pazarda öncekinden daha ucuz hale gelir. Bu durum da küresel ticarette ihraç edilecek ürünlerin daha tercih edilebilir olmasını sağlar. Diğer taraftan ise ithal edilecek ürünlerin fiyatları artar. Bu durum da yerli halkın, ithal mallara olan tercihinin değişmesine ve yerli üretime yönelik talebin artmasına neden olur. Kısaca özetlemek gerekirse devalüasyona başvurmanın esas sebebi, dış ticareti dengelemek veya açığı kapatmaktır. Bir diğer ifadeyle, tekrarlanan dış ticaret açığı sonucunda piyasada dövizin azalması devalüasyonu zorunlu hale getirmektedir. İstikrarlı ve iyi ekonomisi olan ülkelerde bu sebeple devalüasyon aracına başvurulmaz.

Devalüasyon ile ihracatın artması nedeniyle döviz gelirlerini arttırmak ve ithalatın azalması sebebiyle döviz çıkışını engellemek amaçlanmaktadır. Böylece dış ticarette denge sağlanabilmektedir. Devalüasyon aracına başvurulmasına karar verildiğinde bunun gerçekleşeceği zamanın belirlenmesi gerekmektedir. Fakat bu zamanın, spekülasyon olmaması için duyurulmaması ve büyük gizlilikle yürütülmesi temel önemdedir. Ayrıca ilgili ülke otoritelerinin devalüasyon konusunda orana da karar vermesi gerekmektedir. Bu oran konusunda ise önemli olan mekanizma, satın alma gücü paritesidir. Bu ayarlamada, beklenen iç enflasyon ve dış enflasyon oran farkı temel ölçüt olabilmektedir.

Devalüasyon Uygulamasında Dikkat Edilecek Hususlar

Devalüasyon kararının olumlu veya istenildiği şekilde iç ve dış ticareti etkilemesi için bazı önemli hususların yerine getirilmesi veya bu hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir. Ulusal para biriminin değerinin düşmesi sonucunda ithalata talebin azalması ve yerli ürünlerin ihracatının artması beklendiği için ihraç edilecek ürünlerin stokunun hem iç hem de dış pazarı karşılayacak düzeyde olması gerekmektedir. En azından iç ve dış pazar taleplerini karşılayacak şekilde kolaylıkla ürün artışının gerçekleşebiliyor olması temel önemdedir. Bir diğer önemli konu ise talebin artması sonucunda yerel pazarda fiyat artışının önlenmesi, bu fiyatların sabit tutulmasıdır.

Genel olarak ifade etmek gerekirse devalüasyon aracına başvurulması otomatik olarak dış ticaret dengesini getirmez. Örneğin, iç talebi karşılayamayacak düzeyde olan üretimler yine ithalat artışına neden olabilmektedir. Sadece stok sorunu değil, devalüasyonun hesap edilmeyerek yapılması sonucunda başka ciddi olası sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Hammadde yönünden dışa bağımlı olan ülkelerin devalüasyona başvurması problemli bir durum ortaya çıkarır. Bu ülkeler istedikleri ithalat-ihracat dengesini yakalayamazlar. İthalat oranlarında azalma görülmez. Çünkü hammadde alımlarında talep azalması yaşanmaz ve devalüasyonla yerel para biriminin döviz karşısında değerinin azalması sonucunda ithal malların değeri artar. Bu durum da üretim maliyetlerini arttırmaktadır. Böylece devalüasyon, olumsuz bir şekilde sonuçlanabilmektedir.

Genel olarak özetlemek gerekirse devalüasyon, yerel para birimi üzerinde operasyon yapmak anlamına gelir ve bu da önemli bir karardır. Bu kararın olumlu etkileri olabileceği gibi olumsuz etkileri de ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle, karar almadan önce ülkenin üretim yapısının dikkate alınması gerekmektedir. Üretim yapısındaki ithalata olan bağımlılık derecesi bu kararın alınmasında kritik bir konumdadır. Ayrıca ülkenin ekonomik yapısı ve devalüasyon kararının uygulanması için belirlenen zaman da devalüasyonun başarılı olup olmamasında temel önemdedir. Tüm faktörlerin göz ardı edilip otoriteler tarafından devalüasyona başvurma kararının alınması ülkeyi öncekinden daha kötü bir duruma sürükleyebilir.

Devalüasyon Uygulamasında Dikkat Edilecek Hususlar

Devalüasyonun Olumlu Etkileri

Devalüasyonun çeşitli faktörler göz önünde bulundurularak dikkatli bir şekilde uygulanması sonucunda ülke çapında çeşitli olumlu etkiler görülebilmektedir. Bu etkiler aşağıda sıralanmaktadır:

  • Yerli üretim fiyatının döviz değeri bazında azalması sonucunda bu ürünlerin ihracı, küresel pazarda daha fazla çekici hale gelmektedir.
  • Döviz karşısında yerel para biriminin değer kaybı, ithalatı düşürdüğü için döviz giderlerinde azalma görülmektedir.
  • Devalüasyon uygulanan ülkenin küresel pazarda rekabet gücü artmaktadır.
  • İthalatın yerel para birimi karşısında değerinin artması sonucunda gümrük vergisi gelirlerinde yükselme olmaktadır.
  • Yerel üretime olan talep artışı, işsizliğin azalmasına neden olabilmektedir. Benzer şekilde yerel üretimin güçlenmesi çeşitli işkollarının ortaya çıkmasını sağlayabilir ve bu da istihdamın artmasını tetikleyebilir.

Devalüasyonun Olumsuz Etkileri

Devalüasyon, önemli bir para politikası aracı olduğu için dikkatli bir şekilde uygulanmadığı durumda olumsuz etkileri ortaya çıkabilmektedir. Bu etkiler, aşağıda listelenmektedir:

  • Devalüasyonun ürün fiyatı üzerinde pozitif etkisi olabilmektedir. Devalüasyon, ürünlerin genel maliyetlerini arttırabilmektedir. Bu durum da fiyatlarda genel artışa sebep olabilmektedir.
  • Devalüasyonun dış borçlar üzerinde de etkisi vardır. Dış borçlar, döviz cinsinden ise bu borçların yerel para birimi bazında değeri artmaktadır. Bu durum da bütçe açığına veya bütçe açığının artışına sebep olmaktadır. Bu bütçe açığı ile para basılması yoluyla ilgilenilmesi de enflasyona neden olmaktadır.
  • Devalüasyon sonucunda yerel üretimin yetersiz kalması ithalatın artışına sebep olabilmektedir. Bu durum da enflasyonun yükselmesine yol açmaktadır.

Türkiye’de Devalüasyon

Türkiye’de Devalüasyon

Türkiye’de devalüasyon aracına birkaç defa başvurulmuştur. Türkiye’de devalüasyon, ticaret dengesini sağlamak hedefiyle uygulanmıştır. Aşağıda bu uygulamalar yıllara göre listelenmektedir:

  • 1931: Bu yılda ABD Doları 211 kuruş olarak düzenlenmiştir. Fakat bu durumun devalüasyon olup olmadığı konusu tartışmalara yol açmıştır. Bu düzenlemenin devalüasyon teorisine uymaması nedeniyle 1931 yılında yapılan bu düzenleme, devalüasyon olarak adlandırılmamıştır. Bu nedenle, ilk devalüasyonun 7 Eylül 1946 tarihinde yapıldığı kabul edilmektedir.
  • 7 Eylül 1946: Bu tarihte yerel otoriteler, dış ticaret dengesini sağlamayı ve yerel üretimi arttırmayı hedefleyerek devalüasyona başvurmuştur. 7 Eylül’de alınan karar ile Türk lirasının değeri döviz karşısında 0,40 oranında azalmıştır. Fakat bu araç ile istenen olumlu etkiler görülmemiştir.  Tam tersine bütçe açığında artış, ihracatta düşüş ve ithal ürünlere olan talepte yükseliş gözlemlenmiştir. Ayrıca işsizlik artmış ve halkın alım gücü azalmıştır. Bu devalüasyon, Türkiye tarihindeki ilk devalüasyon ve başarısız bir uygulama olmuştur.
  • 4 Ağustos 1958: Bu tarihte gerçekleşen devalüasyonda Türk lirasına %221,4 oranında değer kaybettirilmiştir. Bu devalüasyon sonucunda ihracat bağlamında olumlu gelişmeler yaşanmıştır. Fakat aynı zamanda ithalatta dalgalanmalar ve fiyatlarda artış yaşanmıştır. Bu sebeple, ekonomi kötü etkilenmiştir. Böylece bu devalüasyon da istenildiği şekilde etkide bulunamamıştır.
  • 10 Ağustos 1970: Bu tarihte yapılan devalüasyon da diğer devalüasyonlar gibi etkili ve olumlu sonuçlara sebep olamamıştır. Türk lirasına bu tarihte % 66 oranında değer kaybettirilmiştir. Fakat bu dönemde fiyatlarda genel artışlar yaşanmış ve enflasyon artmıştır. Bunların yanında yeni vergiler ve diğer zamlar ile fiyatlarda daha fazla artış gözlemlenmiştir.
  • 24 Ocak 1980: Bu tarihte ulusal otoritelerin aldığı karar ile Türk lirası % 33 oranında değer kaybına uğratılmıştır. Hedef, döviz gelirlerinin artması, ticaret açığının kapatılması ve yatırımların artması olmuştur. Fakat ulusal para biriminin değerinde sert düşüşler olmuş ve bu da maliyetlerin artmasına neden olmuştur. Ayrıca firmalar mali sıkıntı içinde olduklarından dolayı faiz oranları da artmıştır.
  • 5 Nisan 1994: 5 Nisan Kararları ile Türk lirası % 38 oranında değer kaybına uğratılmıştır. Bu devalüasyon sonucunda ihracatta artış yaşanmış ve ithalatta ise belirli oranlarda azalma gerçekleşmiştir. Fakat siyasi sebeplerle bu pozitif durumlar devam edememiştir.

2001 yılında alınan karar ile Türkiye, sabit kur rejiminden dalgalı kur rejimine geçiş yapmıştır.

İlginizi çekebilir: 10 Euro Cent Kaç TL? Euro Kullanan Ülkeler

İlgili yazılar

Yorumlar - Yorum yapmak için tiklayin

YORUM BIRAKIN