Kimdir

Nasreddin Hoca Kimdir? Nerelidir?

Nasreddin Hoca Kimdir? Nerelidir?

Başlıklar

Nasreddin Hoca Kimdir?

Nasrettin hoca kimdir? Nasrettin Hoca, genellikle mizah anlayışı bulunan ve hazırcevap bir bilge olarak yansıtılmış hikayeler ile bilinmektedir. Nasreddin Hoca’nın gerçekten yaşayıp yaşamadığı, yaşadıysa da gerçek karakterinin nasıl olduğuna dair çeşitli görüşler olmasıyla beraber, gerçekten yaşamış bir tarihi karakter olduğuna dair pek çok kanıt niteliğinde belge de bulunmaktadır. Bu belgelerde yer alan bilgilere göre, Nasrettin Hoca, 1208 yılında Akşehir’in Hortu köyünde dünyaya gelmiştir.

Nasrettin Hoca’nın ailesi Malazgirt Zaferi’nden sonra Anadolu’ya yerleşmiş olan Oğuz boyuna mensup boylardan birisidir. Annesi Sıdıka Hatun, babası ise köyün imamı olarak görev yapan Abdullah’tır. Hortu köyünde temel eğitimini alan Nasrettin Hoca, daha sonra Sivrihisar’da medrese eğitimi almış ve babası öldükten sonra memleketine dönerek köy imamlığı yapmıştır. Bir süre köy imamlığı yaptıktan sonra o zamanların tasavvufi düşünce merkezleri arasında yer alan Akşehir’e göç ile Mahmûd-ı Hayrânî’nın dervişi olarak Mevlevîlik, Rufâilik ya da Yesevîlik yoluna mensup olmuştur. Söylenenlere göre medresede ders verdi ve kadılık görevi yaptı. Bu görevlerinden dolayı da kendisine “Nasuriddin Hâce” ismi verildi, daha sonra bu isim “Nasrettin Hoca” şeklini aldı.

Sözlü kültür, herhangi bir toplumun yaşayışı, bilgi birikimi, yaptıkları konusunda bilgi vermekte olan eserlerin toplamıdır. Fıkralar da toplumun sözlü kültüründe oldukça büyük bir yer tutan eserlerdir. Anonim şekilde bulunan ya da bir kişiye mal edilerek anlatılmakta olan bu eserlerin birtakım özellikleri bulunmaktadır. Fıkraların başlıca özellikleri güldürücü olmalarıdır. İki ya da ikiden fazla kişi arasında geçmekte olan fıkralar, genelde komik ve ilginç diyaloglardan oluşmaktadır. Fıkra türünün temsilcisi olan Temel, Dursun, Kayserili gibi şahıslar bulunmaktadır. Bunların haricinde fıkra denince akla gelen ilk isim Nasreddin Hoca’dır. Genelde güldürücü ve düşündürücü, güldürürken düşündüren fıkraları bulunan Nasreddin Hoca’nın hayatı ve yaşadıkları yazımızda yer almaktadır.

Nasreddin Hoca Kimdir?

Nasreddin Hoca Nerelidir?

Nasreddin Hoca Annesi ile babası aynı köydendir ve şatafatlı bir yaşamı olmamıştır. Babası köyün imamı, annesi ise ev hanımıdır. Babasının adı Abdullah, annesinin adı ise Sıdıka’dır. Nasreddin Hoca, eğitimine babasının izinden devam etmiştir ve medrese okuyarak imamlık yapmaya başlamıştır. Başka bir rivayete göre de imamlık haricinde kadılık da yapmıştır. Nasreddin Hoca adını ise kadılık yaptığı zamanlarda kullandığı Nasureddin Hace adından almıştır. Nasreddin Hoca, halk arasında bulunan gayet sıradan bir insan halinde iken, bulunduğu yerdeki insanların ona yüklediği olağanüstü özellikler sayesinde ün kazanmıştır. Örneğin Timur ile konuşması, Mevlana ile yakınlık kurduğu söylentileri ve Selçuklu sultanı ile tanışması bu özelliklerden birkaçıdır. Hayat hikayesinden ve yaşadıklarından çok düşünceleri ve bilmeceleri ile bilinen Nasreddin Hoca Anadolu’daki halkın yaşam şeklini oluşturan ögelere fıkralarında yer vermiştir. Nasreddin Hoca fıkralarında Anadolu halkının duygularını yansıtmakta ve onların yaşadıkları gülünç durumlara yer vermektedir.

Nasreddin Hoca’nın tanık bulunduğu olaylar genel olarak saray çevresinde ya da içinde geçmektedir. Yüksek zümrenin, zenginlerin, soyluların bulunduğu ortamlara mecbur kalmadıkça girmemekte, girdiği zaman da mümkün oldukça çabuk ayrılmaktadır. Nasreddin Hoca fıkralarında bulunmakta olan değişmez bir özellikte Nasreddin Hoca’nın eşeğidir. Nasreddin Hoca ve eşeği her fıkrada farklı maceralar yaşamaktadır. Dışardan bakıldığı zaman sadece bir binek olarak görülen bu eşeğin fıkralardaki asıl işlevi alay ve yergi ögesi olmaktır. Eşek sadece halk fıkralarında bulunmakta, saray ve soyluların yer aldığı fıkralarda bulunmamaktadır. Bunun nedeni soyluların halk için yaptığı sınıflandırmaya dikkat çekmektir.

Nasreddin Hoca fıkraları toplumun tüm kesimlerinde yaygın olarak bilinmektedir. Yaş sınırı olmadan çocuk ya da yetişkin herkes Nasreddin Hoca fıkralarını dinlemektedir. Bunun sebebi Nasreddin Hoca’nın fıkralarında bulunan Anadolu temasıdır. Nasreddin Hoca, halkın içinden biridir. Fıkralarında ve halkın onunla ilgili anlattığı olaylarda her zaman Anadolu insanının yanında olmuş, saray ve soylulara karşı alay içeren söylemlerde bulunmuştur. Ayrıca Nasreddin Hoca fıkralarında dini malzeme edinen sofuların ahiret ile ilgili olan, halka aşıladıkları ilginç inançlara da yer verilmektedir. Nasreddin Hoca fıkralarının etkisi sayesinde fıkra kültürü toplumun her kesimine yayılmış, Bektaşi, İncili Çavuş gibi birçok yörenin kültürünü yansıtan fıkralar ortaya çıkmıştır. İncili Çavuş saray çevresinin absürt beğeni ve ilgisini, Bektaşi ise halkın katı şeriat kurallarına karşı duyduğu tepkiyi belirtmektedir. İnsanların fikirlerini gülünç yollar ile ifade etmesini sağlayan Nasreddin Hoca vefatıyla da birçok kişiyi üzmüştür. Nasreddin Hoca’nın vefat ettiği şehir olan Akşehir’de her yıl Nasreddin Hoca için festivaller ve anma törenleri düzenlenmektedir.

Nasreddin Hoca Kişiliği?

Nasreddin Hoca ve Kişiliği

Nasreddin Hoca birçok insana doğruyu gösteren, kötülüklerden uzak tutup iyiliğe sevk eden bir kişidir. İnsanlara doğru yolu göstermede doğayı rehber olarak kabul etmiştir. İnsanlara anlatacağı meselelerin halkın üslup düzeyine uygun olmasına dikkat etmiştir. Ayrıca halkı ilgilendiren meseleler hakkında gülünç yorumlar yapmayı ve eleştirel düzeyde konuşmayı da çokça yapmıştır. Nasreddin Hoca’nın fıkraları ilk olarak yakın çevresinde anlatılmaya başlanmış daha sonra ise dilden dile dolaşmıştır. Fakat Nasreddin Hoca’ya ait olmayan birçok fıkra ona aitmiş gibi anlatılmıştır. Ona ait olan ve olmayan fıkraların ayrımı ise fıkraların üslup seviyesinden anlaşılmaktadır. Çünkü Nasreddin Hoca oldukça bilgili, edepli ve halk ile iç içe olan bir insandır. Fıkraları ise güldürürken düşündürmekte ve zeka isteyen fıkralardır. Oysaki ona mal edilen fıkralar içerisinde bu özelliklere uymayan oldukça basit ve halkın yaşam biçimine aykırı fıkralar bulunmaktadır. Bu nedenle ayrım yapmak çok zor olmamaktadır.

Nasreddin Hoca insanları ve içerisinde yaşadığı toplumu tüm yönleriyle çok iyi tanıyan bir insandır. Etrafındaki komşularının, ticaret yaptığı insanların ve daha birçok kişinin eksik ve yanlış yönlerini fark ettiği zaman bunları kırmadan, nükteler ile dile getirmiştir. Bu özelliği sayesinde birçok insan tarafından oldukça sevilmektedir. Nasreddin Hoca ticaret yaptığı insanların başka insanlara yaptığı kurnazlıkları dahi kırmadan dile getirebilmiş bir insandır. Günümüzde insanları inceleyen bilim dalları onun bu konudaki hassasiyetini de örnek almaktadır.

Nasreddin Hoca Fıkralarının Genel Özellikleri

Nasreddin Hoca’ya ait olan fıkralar güldürücü ve düşündürücü fıkralar olarak bilinmektedir. Fıkraların sadece güldürmekten ibaret olmadığını aynı zamanda öğretici ve eğitici bir niteliği olduğunu da gösteren Nasreddin Hoca fıkraları her yaşta insan tarafından dinlenmekte ve bilinmektedir. Her yaş ve konumdaki insan tarafından dinlenebilen bu fıkralar halkın her kesimine hitap ettiği için bir sosyolog yerine konmaktadır. Nasreddin Hoca fıkralarının en bilinen özelliği hazırcevap diyaloglardan oluşmasıdır. Yanlış ya da ters bir şey söyleyen kişiye anında cevap verilir. Nasreddin Hoca bu yönüyle tam bir halk kahramanı olmuştur. Onun sahip olduğu bu eleştirel yapı halk tarafından sevilmesini de kolaylaştırmıştır. Nasreddin Hoca fıkraları kalp kırmadan ders veren bir nitelik taşımaktadır.

Nasreddin Hoca Fıkralarının Genel Özellikleri

Nasreddin Hoca’nın Toplumumuzdaki Yeri

Türk toplumu her zaman halkın destekçisi olmuş, zengin ve soylulara karşı Anadolu halkının üretimini desteklemiştir. Nasreddin Hoca’nın sahip olduğu kişilik özellikleri de Türk toplumunun genel olarak sahip olduğu özelliklerle bağdaşmaktadır. Bu nedenle Türk toplumunun Nasreddin Hoca’yı kabul etmesi zor olmamıştır. Nasreddin Hoca eğitici ve öğretici yönüyle toplumun her kesiminin sevgisini kazanmıştır. Fakat toplum içindeki yeri, başından geçmiş olan olaylarla ve hayat hikayesi ile ilgili değil toplumda bıraktığı olumlu izlerle ilgilidir. Yani Nasreddin Hoca topluma öncülük edecek çeşitli şeyler yaptığı için bu kadar sevilmektedir. Fıkralarında her kesimin ders çıkarabileceği unsurlar bulunduran Nasreddin Hoca, toplumun eksik ve yanlış yönlerine uygun bir üslup ile anlatmaktadır. Böylesine ince bir hareket ancak alçakgönüllü insanların yapabileceği bir iştir.

Topluma yön verici hareketleri nedeniyle sadece ülkemizde değil, dünya üzerindeki birçok ülkede de  Nasreddin Hoca’ya oldukça saygı duyulmaktadır. Çünkü her ülkenin ya da bölgenin mizah seviyesi yüksek ve toplum sorunlarına duyarlı büyüklere ihtiyacı vardır. Bu sayede toplumun sorunları içinden çıkılmaz bir hal aldığında bile insanları rahatlatacak çeşitli çözümler bulunur. Hatalar ve yanlışlar yapıldıkça bunları kırmadan belirtmekte yapılabilecek en güzel şeyler arasındadır. Nasreddin Hoca tüm bu yönleri ile toplumumuzda oldukça önemli bir yere sahip olmuştur. Günümüzde hala fıkraları dilden dile dolaşmakta ve yaşam hikayesi birçok insan tarafından bilinmektedir.

Nasreddin Hoca’nın Ölümü

Nasrettin Hoca, Akşehir çevresinde bulunan yörelerde de kısa bir süreliğine bulundu. 1248 yılında Akşehir’de dünyaya gözlerini yummuştur ve mezarı Konya’da bulunan Nasrettin Hoca Türbesi’nde bulunmaktadır. Başka bir rivayete göre ise 1 Nisan 1261 tarihinde Moğol istilasına karşı direnişe önderlik etti ve Kırşehir’de düşmanlar tarafında öldürüldü.

Nasrettin Hoca ile ilgili anlatılan hikayeler ile gelişen efsanevi karakteri, öldüğü yüzyıl içerisinde ortaya çıkmıştır. Nasrettin hoca ile ilgili yazılar yüzyıllar içerisinde onlar ile ifade edilebilirken zaman geçtikçe binlere kadar ulaşmıştır. Genellikle bilgin ve hazırcevap olarak bahsedildiği hikayelerin yanında Nasrettin Hoca’nın anlamsız sözler söyleyen, farklı kişilik özelliklerinin bulunduğu ve akıldan noksan birisi olarak sunulduğu pek çok hikâyeler de vardır. Saçma sözler söyleyen bir deliden ermiş bir bilgine kadar pek çok farklı kişilik özellikleri bulunduran bu çeşitli hikayelerin, anonim anlatılanların da bir zaman sonra Nasrettin Hoca adına bağlanmış olma ihtimali ile açıklanmaktadır.

Nasreddin Hoca'nın Mezarı?

Günümüzde Nasrettin Hoca ile ilgili yazılı kültürünün bilinen en eski anlatısına, 1480 yılında çıkmış olan Saltuknâme’ de rastlanmaktadır. Şu ana kadar 1,5 milyon ile en fazla satış yapılan Nasrettin Hoca derlemesi ise Povest o Hoce Nasreddine serisidir. Bu eserlerden derlenmiş olan fıkralar, özellikleri, mitolojik unsurlar ve içermiş oldukları mesajlar gibi farklı konularda incelenmiş olup pek çok ülkede eğitim ve öğretim alanında kullanılmaktadır.

Nasrettin Hoca’ ya dair hikayeler, yeni evli çiftlerin ilk olarak türbesini ziyaret etmesi ve yeni doğmuş olan bebeğin bir bebek bağının türbesine gömülmesi gibi halk inanışlarında yer edinmiştir. Bu hikayeler Türk haklarının yanında Ruslar, Macarlar, Yunanlar, Kazaklar, Japonlar, Farslar, Çinliler, Bulgarlar ve Araplar gibi farklı toplumlarda da yer edinmiş olup Jiyrenşe Şeşen ve Naara Suoks gibi yerel kahramanların hikayeleri ile iç içe geçmiş haldedir. Nasrettin Hoca geniş bir coğrafi alana yayıldığı için popüler kültür ve sanat alanında kendisi ile ilgili farklı farklı alanlarda pek çok eser verilmiştir. Bilinen ilk tiyatro oyunu 1775 yılı ile 1782 yılları arasında yazılmış olan Nasrettin Hoca’nın Mansıbı tiyatro oyunudur. Bilinen ilk filmi ise 1939 yılında gösterime giren Nastradin Hoca i Hitar Petar filmidir. Aynı zamanda 1996 yılı, UNESCO tarafından dünyanın tüm ülkelerinde Nasrettin Hoca Yılı olarak kutlanmıştır. Günümüzde halen Nasrettin Hoca adına bilimsel toplantılar, yarışmalar, gösteriler, tiyatrolar ve şenlikler düzenlenmektedir.

İlginizi çekebilir: Nasreddin Hoca'nın Gerçek ve Efsanevi Kişiliği Nasıldır? Fıkralarının Özellikleri Nelerdir?

İlgili yazılar

Yorumlar - Yorum yapmak için tiklayin

YORUM BIRAKIN